Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1877 E. 2017/6606 K. 04.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1877
KARAR NO : 2017/6606
KARAR TARİHİ : 04.05.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün , davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacı müvekkilinin davalı Belediye’ye ait 856, 857, 861, 870, 871 ve 972 parsel sayılı taşınmazları Belediye Meclisi’nin 06/09/2011 gün ve 2011/25 sayılı kararına istinaden 12/09/2011 tarihinde 20 yıl süre ile kiraladığını ancak davalı Belediye’nin 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 64. maddesi gereğince kira sözleşmesinin 10 yıldan fazla süre ile yapılamayacağını gerekçe göstererek 16/04/2012 tarihinde kira sözleşmesini tek taraflı feshettiğini, bu haksız fesih nedeniyle davacının TKDK dan alacağı 1.394.190,04 TL miktarında desteklen mahrum kaldığını, fesih tarihine kadar yaptığı 97.027,51 TL masraf nedeni ile zarara uğradığını, ayrıca yatırımlarda kullanacağı yaklaşık 390.000 TL KDV muafiyetinden de yararlanamayacağını bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL’nin HMK’nun 107. maddesinde öngörülen belirsiz alacak davası niteliğinde olmak ve tahkikat sırasında gerek mahkemece re’sen takdir olunması ve gerekse yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacak duruma göre taraflarınca bilinebilir ve belirlenebilir olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın mahkemeye bildirerek talep edecekleri yekûn menfi zararın haksız feshedilen kira sözleşmesinin kurulmuş olduğu 06/09/2011 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan en yüksek faiz oranı tatbik edilerek hesaplanacak miktar üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, HMK’nun 107. maddesinde öngörülen belirsiz alacak davası niteliğinde açılan davada, dava konusu alacağın belli olduğu, dava dilekçesinde belirtilen talep miktarlarının toplamına ilişkin gerekli olan peşin harcın verilen kesin süre içinde mahkeme veznesine yatırılmadığı belirtilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
HMK’nun belirsiz alacak ve tespit davası başlıklı 107.maddesinde; Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği ; Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda ise davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği düzenlenmiş ; Aynı Kanun ‘un kısmi dava başlıklı 109. maddesinde ise talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, HMK’nun 107. maddesine atıf yaparak belirsiz alacak davası açtığını belirtmiş ise de yargılama sırasında 26/02/2015 tarihli duruşmada tüm hakları saklı kalmak üzere dava bedelinin arttırılmayacağını beyan etmek suretiyle davaya kısmi dava olarak devam ettiğini belirtmiş olup talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması halinde kısmi dava açılamayacağına ilişkin HMK’nun 109. maddesinin 2. fıkrasının 01.04.2015 tarihinde mülga olduğu gözetilerek yargılamaya kısmi dava olarak devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken bundan zühul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Kaldı ki , Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32 maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği hallerde HMK’nun 150. maddesinde yazılı usul uygulanmak suretiyle, öncelikle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.