YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1863
KARAR NO : 2017/6123
KARAR TARİHİ : 27.04.2017
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat, eşya iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde, davalıya ait taşınmazın 21/08/2001 tarihli sözleşme ile üç yıllık süre ile kiralandığını, davalının, kira sözleşmesi sona ermeden müvekkilini zor kullanmak suretiyle 05/06/2002 tarihinde tahliye ettiğini,…. 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/583 Esas sayılı dosyasında, kiracılığın tespitine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu karar nedeniyle kira süresinin bitimine kadar kira bedellerinin ödendiğini, ödediği kira bedelinin iade edilmediğini ve maliki olduğu menkul malların kendisine teslim edilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tahliye tarihinden sonra ödediği kira parasının istirdatına, menkul malların iadesine, iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı vekili; davacının akde aykırı davranışları nedeniyle kolluk marifeti ile taşınmazın tahliye edildiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, aynı talebe ilişkin kesin hüküm bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’ nin 20.10.2014 tarih 2014/8508 E, 2014/11253 K. Sayılı ilamı ile; davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, davacının istirdat talebi yönünden ise ” davacı davada, tahliye tarihinden sonra ödenen kira bedelinin iadesini talep etmiştir….. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/258 E, 2008/423 K sayılı dosyasında davacının istirdat talebi bulunmadığından bu dava için kesin hüküm teşkil etmez. Mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle hükmün bozulmasına kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; bozma ilamı doğrultusunda kesinleşen talepler yönünden hüküm kurulmamış, istirdat talebi yönünden taleple bağlı kalınarak 1.000 Tl asıl alacağın ve 2.992 TL işlemiş yasal faizin davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı vekili ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı kiracının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı kiraya verenin temyiz itirazlarına gelince;
Zamanaşımı maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olup, davanın başında, süresinde verilecek cevap dilekçesinde (veya sözlü yargılama usulünde ilk oturumda esasa girişilmeden önce) ileri sürülmelidir. Aksi takdirde savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı nedeniyle karşı tarafın izni(açık veya zımni) olmaksızın ileri sürülmesi söz konusu olmaz.
O halde mahkemece davalının zamanaşımı itirazı üzerinde durularak TBK’ nun 146. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu dikkate alınarak zamanaşımı itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlere hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.