Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1842 E. 2017/3761 K. 23.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1842
KARAR NO : 2017/3761
KARAR TARİHİ : 23.03.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davalının 07.02.2009 tarihli kira sözleşmesi ile Bostancı Mah. Bağdat Cad. No: 473/1 Kadıköy İstanbul adresinde bulunan taşınmazı kiraladığını, aylık kira bedelinin 3.676,00 TL olduğunu, müvekkilinin taşınmazı 12.06.2012 tarihinde satın aldığını, bu durumun davalıya bildirildiğini, davalının 2012 yılı Aralık ayı ile 2013 yılı Ocak ayı kira bedelleri olan toplam 7.352,00 TL’yi ödemediğini, bu nedenle İstanbul Anadolu 5. İcra Dairesi’nin 2013/456 esas sayılı dosyası ile 14.01.2013 tarihinde icra takibi başlatıldığını , davalının icra dosyasına itirazı üzerine takibin durduğunu ve davalının kira borçlarını ödemeden taşınmazı 04.04.2013 tarihinde tahliye ettiğini belirterek davalının haksız olan itirazının asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ; davacının icra dosyasındaki talebindeki dayanakları ile dava dilekçesindeki dayanaklarının farklı olduğunu ancak buna muvafakatlerinin bulunmadığını, taraflar arasında icra takibinde dayanak olarak belirtilen 12.06.2012 başlangıç tarihli ve 2 ay süreli sözlü kira sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazı, maliki evvel …. ile tanzim edilen 15.02.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak iş yeri ve mesken olarak kullandığını, davacının ihbarı üzerine kiralananın ilgili Belediye tarafından 02.01.2013 tarihinde mühürlendiğini, davacının binayı metruk bir hale dönüştürdüğünü, müvekkilinin kullandığı daire haricindeki kısımların boşaltılıp, kapı ve pencerelerinin söküldüğünü, davacının kendi edimlerini yerine getirmemesi sebebi ile müvekkilinin kiralanan taşınmazı kullanamadığını, bu nedenlerle davacıya olan borçlarının ortadan kalktığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının taşınmazda yazılı kira sözleşmesine istinaden oturduğu, davacının taşınmazı komple satın aldıktan sonra binayı atıl ve kullanılamaz hale getirerek davalının kiralanan taşınmazı kullanmasını engellediği bu nedenle davacının davalıdan kira bedeli talep edemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar davaya dayanak icra takibinde talep konusu alacağa ilişkin 12.06.2012 başlangıç tarihli 2 ay süreli sözlü kira sözleşmesi dayanak olarak gösterilmişse de taraflar arasındaki kira ilişkisinin, dava dosyasında ibraz edilmek suretiyle dayanılan, davalı kiracı ile kiraya veren dava dışı …. arasında düzenlenen 10.02.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davalı kiracı ,aynı yerle ilgili olarak dava dışı …. ile 15.02.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu savunmuş ise de 10.02.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi yürürlüktedir ve geçerlidir. Davacı , kiralanan taşınmazı 12.06.2012 tarihinde satın almakla TBK’nun 310. maddesi hükmü gereğince kira sözleşmesinin tarafı haline gelmiştir. Öte yandan, kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracı yasal tahliye ve anahtar teslimi gerçekleşinceye dek kira parasını ödemekle yükümlüdür. Somut olayda kiralananın usulüne uygun tahliye edilip anahtarlarının teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla ve kiracının kiralananın kullanılmaması halinde dahi kira bedeli ödemekle yükümlü olduğu da gözetilmek suretiyle, davacının talebinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün, HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINAve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.