Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1809 E. 2017/5655 K. 19.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1809
KARAR NO : 2017/5655
KARAR TARİHİ : 19.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, Oylat Kaplıcası Orman İçi Dinlenme Yeri Kapı girişi ve işletmesi işinin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca, ihale sonucu 319.138,30 TL bedelle 10 yıllığına işletmeciliğini aldığını, davalı ile Bursa 10. Noterliği tarafından düzenlenen 24.07.2003 tarih ve 024718 yevmiye numarasıyla sözleşme yapıldığını, davalı tarafından açılan, Ankara 6. Ticaret Mahkemesinin 2006/226 esas sayılı dosyasında verilen kararla 2004 yılı kira bedelinin 175.450 TL’sı olarak uyarlanmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, davalının 2004 yılı 3 ve 4 işletme bedeli taksitlerini yatırmadığı sözleşmenin 57 ve 67 madde hükümlerine göre sözleşmenin fesihedilmesine karar verilerek 27.09.2005 tarihinde Bursa 14. Noterliği aracılığıyla feshedildiği, kesin teminatı nakde çevirerek gelir kaydedildiği belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak,
– 61.704,54-TL’nin 20.04.2008 tarihinden itibaren (Toplam 758.621,42 TL) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanundaki oranlar uygulanmak suretiyle hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 19.02.2009 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek bu alacakların % 18 KDV bedeli ile (toplam 136.551,79 TL) ve bu KDV bedelleri yönünden de vade tarihlerinden itibaren yani yukarıdaki tarihlerden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanundaki oranlar uygulanmak suretiyle hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile, her ne kadar bilirkişi raporunda alacak miktarı 1.070.801,24 TL’sı olarak hesaplanmış ise de; taleple bağlı kalınarak 895,173,21 TL’sının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TBK’nun 117. maddesinin 1. fıkrası hükmü uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Anılan madde hükmünün 2. fıkrasında ise, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak, taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, borçlu, sadece bu günün geçmesi ile temerrüde düşmüş olur.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388.maddesi ile bunun karşılığı olarak düzenlenen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2 maddesinde belirtilmiştir. Buna göre karar (hüküm), tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, davanın kabulüne karar verildikten sonra hükmün kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde, sanki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş gibi karar verilmesi de doğru değildir.
Olayımıza gelince; davada dayanılan ve hükme esas alınan 24.07.2003 başlangıç tarihli ve 31.12.2012 bitiş tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede yıllık kira bedellerinin her yılın Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının en geç 20’sinde 4 eşit taksitle ödeneceği ../…
-3-

düzenlenmiştir. Davacının dava dilekçesindeki toplam talebi 758.621,42 TL’sı olup, 19.02.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 136.551,79 TL’sı arttırmış ve toplam talebini de 895.173,21 TL’ye çıkarmıştır. Ancak bu talebin içinde gecikme zammı olmayıp, ayrıca her dönem için ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanundaki oranlar uygulanmak suretiyle hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda gecikme zamlarının ayrıca hesaplandığı görülmektedir. Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği halde, her dönem için vade tarihlerinden itibaren gecikme zammına hükmedilmediği görülmektedir. Bu şeklinde hüküm kurularak gerekçe ile hüküm arasında çelişki meydana getirilmiştir. Bu nedenlerle mahkemece gerekçe ve hükmün çelişkili, infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK. ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.