Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1718 E. 2017/4565 K. 04.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1718
KARAR NO : 2017/4565
KARAR TARİHİ : 04.04.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve İhbar olunan Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davaya konu dükkanın 1987 yılından beri belediye tarafından kiralandığını, 01.02.2001 tarihli kira sözleşmesiyle Değirmenköy Belediyesi ile yapılan sözleşmenin yenilendiğini, dava konusu arsa üzerine davacının masraflarını bizzat karşılayarak ihtiyaçları doğrultusunda bir bina inşaa ettirildiğini, daha sonra bu belediyenin kapatılarak davalı … belediyesine bağlandığını, bundan sonra kira bedellerinin davalı … tarafından tahsil edilmeye başlandığını, ihbar edilen İstanbul Defterdarlı’ğının davaya konu parselin mülkiyetinin Hazine’ye ait olduğunu belirterek 21.06.2006 -20.06.2011 tarihleri arası dönem için ecrimisil ihbarı gönderdiğini, davalı belediyenin başkasının taşınmazını yetkisiz temsil hükümlerine göre kiraya verdiğini bu nedenle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olması gerektiğini belirterek, kiralanan taşınmazın malikinin tespit edilmesini, dava konusu arsa üzerindeki binanın davacı tarafından ne zaman yapıldığının, tadil edildiğinin ve bedeli ile kime ait olduğunun tespitini, bu güne dek ilgili dükkan için ödenen her türlü tahsisat, kira bedellerinin belediyeden celbedilecek tahsilat belgeleri doğrultusunda tespit edilerek, tespit edilecek bedellerin haksız ve sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda istirdadına karar verilmesini davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; taşınmaz üzerindeki dükkanların kendileri tarafından yapılıp kiraya verildiğini, davacıların ecrimisil bedellerini ödemek zorunda olmadıklarını, kiraya verenin malik olması gerekmediğini, davacının halen ödenmemiş 1.372,90 TL kira borcu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmaz üzerinde bulunan işyerinin davacı tarafından yapıldığının ispat edilemediği ve kiraya verenin malik olması gerekmediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve ihbar edilen vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) İhbar olunan Maliye Bakanlığının temyiz talebi yönünden yapılan incelemede ;
HMK’nın 61-64.maddelerine göre; dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkı yoktur. Ancak, mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan dava ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.
Olayda ihbar olunan Maliye Bakanlığı feri müdahil olmadığından ve aleyhine verilmiş bir hüküm de bulunmadığından, temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendini kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3-Davacının ecrimisil alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasında kira sözleşmesi gereği kiralananın davacılara teslim edildiği, kira parasının davalı tarafından tahsil edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiraya verenin sözleşmeye konu şeyin maliki olması zorunlu değildir. Kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak bir üçüncü kişinin kiralanan üzerinde, kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, söz konusu hukuki ayıbı gidermek ve kiracının bu yüzden uğradığı zararları tazmin ile yükümlüdür. Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu BK.’nun 253. (6098 sayılı TBK.’nun 309) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Olayda ihbar edilen Hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı talep edilmiştir. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir. Ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, talep edilen ecrimisilin ve

davalıya ödediği kira bedellerinin tahsilini istemektedir. Davacı, ödediği ecrimisili kira bedellerini aşmamak kaydıyla talep edebilirler. Burada davalının borcu sebepsiz iktisaptan değil kira sözleşmesinin feshedilebilir olmasından kaynaklanmaktadır. Davalı Belediyenin sorumluluğu aldığı kira bedelini geçmemek üzere kiracı davacının ödediği ecrimisil parası ile sınırlıdır. Öte yandan davacının talep edilen ecrimisile ilişkin ödeme belgesi dosya içerisinde bulunmamaktadır. Davacının hazineye yaptığı ecrimisil ödemesine ilişkin ödeme belgesi de araştırılıp sonucuna göre davanın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı taraf yararına HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.