Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1713 E. 2017/5399 K. 18.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1713
KARAR NO : 2017/5399
KARAR TARİHİ : 18.04.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl davada tazminat, birleşen davada tirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, 01/09/2012 tarihli kira sözleşmesini, davalı …’ın kiracı, diğer davalı …’nun görantör sıfatı ile imzaladığını, davalının kira sözleşmesi hükümlerine uygun davranmadığını, bu nedenle 12/07/2013 tarihli ihtarname gönderildiğini ancak sonuç alınamadığını, sözleşme gereği yerinde bırakılması gereken imalatların davalı tarafından söküldüğünü, malzemeler bedelinin tespit dosyasında 5.000 TL olarak belirlendiğini belirterek akde aykırılık nedeniyle her bir aykırılık için ayrı ayrı cezai şart talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL cezai şart bedeli ile 5.000 TL malzeme bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kira sözleşmesinin, davacının, sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle davalı kiracı tarafından feshedildiğini ve kiralananın 31/08/2013 tarihinde tahliye edildiğini, davalının, yaptığı sökülemez imalatları kiralananda bıraktığını, cezai şart talebinin TBK’nun 346 maddesine aykırı olduğunu, sözleşmeye aykırı davranışları ve kusuru ile sözleşmenin feshine neden olan davacının ceza koşulu talep edemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada, davacı vekili, davalıların kira sözleşmesi uyarınca yükümlülüğünde olan giderleri ödemediklerini, bu nedenle üç adet fatura borcundan dolayı davalılar hakkında takip başlattıklarını, davalıların 275,40 TL tutarındaki faturalar haricindeki diğer fatura borçlarına itiraz ettiğini, 3.524,03 TL bedelli faturanın davalıya 26/7/2013 tarihli ihtarname ile tebliğ edildiğini, 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz edilmediğini, itiraz edilen diğer 228,96 TL’lik faturanın taraflar arasındaki ticari ilişki gereğince her ay düzenli kesilen fatura olduğunu, davalılar tarafından kabul edilen fatura ile itiraz edilen 228,96 TL bedelli faturanın içeriğinin aynı olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen davada, davalı vekili, takibe konu faturaların, kiracıya teslim edilmediğini, likit ve muaccel olmadığını, davacının faturaların içeriği gereği hizmet ve gider kalemlerini ispatla yükümlü olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile 5.000,00 TL malzeme bedeli ve 10.000,00 TL cezai şart tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine ve birleşen davanın kabulü ile Antalya 16. İcra Müdürlüğünün 2013/9151 esas sayılı icra takip dosyasında yapılan takipteki 3.854,00 TL’lik kısmi itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen dava yönünden davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Asıl davada, davacı kiraya veren vekili, kira sözleşmesi gereği yerinde bırakılması gereken, bariyer, 32 adet T5 volt aydınlatma, beyaz mdf lakekaplı iki adet özel imalat dolabı, malzemeler bedeli olarak 5.000 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Bilirkişi raporunda, 32 adet T5 volt aydınlatma armatürlerinin, oto koruma bölümündeki 2 mt’lik bariyerin, boya koruma bölümüne 6 adet ikişer borulu 6,00 mt boyunda aydınlatma demir profillerinin, yıkama bölümü içinde 19,00×2,69 mt ebatlarında KOCH yazılı reklam tabelası ile iç folyolarının, oturma bölümünde mdf lake kaplı iki adet dolabın, yıkama bölümünde 5×1 mt ebatlarında tezgahın ve rafları mevcut olduğu belirtilmiştir. Davacının, bedelini talep ettiği imalatların, kiracının, kiralananı tahliye etmesinden sonra yapılan keşifte kiralananda bulunduğu belirlendiğine göre imalat bedellerine yönelik istemin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile istemin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01/09/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Kira sözleşmesinin 11. maddesinde ” Bu sözleşmenin herhangi bir şartına uyulmaması akde aykırılık teşkil eder. …Ayrıca akde aykırılık halinde kiracı başkaca bir ihtar ve ihbara gerek olmaksızın 10.000 TL cezai şart ödeyeceğini, gayri kabili rücu olarak kayıtsız şartsız kabul eder.” düzenlemesi yer almaktadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346. maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2. maddesinde; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7. maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346. maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2. maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53. maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun’da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354’ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.

Dosya içeriğinden kiracının Türk Ticaret Kanun’unu kapsamında tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece T.T.K.nun 14,17,1463. maddeleri, 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3. maddesi çerçevesinde kiracının tacir olup olmadığı araştırılarak, tacir olması durumunda hakkında TBK.nun 346. maddesinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süre ile uygulanamayacağı, cezai şart koşulunun geçerli olacağı, davalının tacir olmaması halinde ise TBK.’un 346. maddesi gereğince kira sözleşmesindeki cezai şart hükmünün geçersiz olacağı hususları üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
Davalı kiracının, tacir olduğunun anlaşılması halinde ise belirtildiği üzere cezai şart koşulu geçerli olacaktır. Dava dilekçesinde, davalı kiracının, kira sözleşmesinin 3. maddesinin 1,2 ve 4. fıkraları, 4/4.maddesi, 5/2. maddesi, 6/2. maddesine aykırı davrandığını ve kiralananda kullanılan elektrik ve su bedellerini ödemediğini beyanla cezai şart alacağı isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalının kiracının iddia edilen hangi eylemi ile ilgili sözleşme hükmünü ihlal ettiği, akde aykırılık olarak kabul edilen hususların nelerden ibaret olduğuna ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan, gerekçe belirtmeden cezai şart isteminin kabulüne karar verilmiştir. Bu bakımdan ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığına göre mahkemece yapılacak iş; Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı …nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır. Açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
3-Birleşen davaya dayanak yapılan, icra takibine konu 30/06/2013 tarihli, 3.524,03 TL bedelli ve 31/08/2013 tarihli, 228,96 TL bedelli iki adet fatura alacağına borçlu kiracı tarafından itiraz edilmiştir. Mahkemece, faturaların 26/07/2013 tarihli ihtarname ekinde davalılara tebliğ edildiği ve kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulune karar verilmiş ise de 26/07/2013 tarihli ihtarname ekinde sadece 30/06/2013 tarihli fatura tebliğ edilmiştir. 31/08/2013 tarihli faturananın davalılara tebliğine ilişkin bir belge dosyaya sunulmamıştır. Öte yandan takibe konu faturaların davalının ticari defterlerinde yer almadığı yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenmiştir. TTK’nun 21/2. maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. ” düzenlemesi yer almaktadır. Bunun sonucu olarak sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat yükü faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürede itiraz edilmemesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat yükü faturayı alan tarafa ait olur. Faturaların tebliğ edildiğinin ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraza uğramadığının tespiti halinde, fatura içeriklerini taraflar arasındaki hukuki ilişkiye uygun olduğunun davacı tarafça kanıtlanmış olduğunun kabulü gerekli olup; bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının kanıt yükünün bu kez davalıya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin davacı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da iade edildiğinin davalı tarafça kanıtlanması halinde davalı tarafça davacının hizmet vermediği savunulduğuna göre, faturaya konu hizmetin verildiğinin davacı tarafça kanıtlanması gerekeceği gözetilmelidir. Bu durumda yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere öncelikle davalının tacir olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre takibe konu faturalar yönünden değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
…/….
-4-

SONUÇ:Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle asıl davada verilen hükmün, 3. bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada verilen hükmün 6100 sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.