Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1696 E. 2017/3146 K. 15.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1696
KARAR NO : 2017/3146
KARAR TARİHİ : 15.03.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davalının müvekkil kurumun Pazar çay fabrikasında daimi işçi kadrosuyla çalışıp 12.8.2010 da emekli olduğunu, davalıya tahsis edilen lojmanın emekli olduktan sonra da kullanılmaya devam edildiğini, davalının 5.9.2012 tarihinde lojmanı boşaltıldığını, 2011 yılı Ağustos ayı ile 2012 yılı Temmuz ayları arası kira bedelinin ödenmediğini, davalının 3.177,96-tl birikmiş kira borcunun bulunduğunu belirterek ödenmeyen lojman kira bedellerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ortada bir kira ilişkisi bulunmayıp idare tarafından tek taraflı olarak yapılan bir tahsis işlemi olduğu, bu tahsis işlemi neticesinde davalı yandan talep edilen miktarda iş bu işlemden doğan bir borç olup bu borcun klasik anlamda bir kira borcu olmadığı, bu nedenlerle de dava konusu talebin mal varlığına ilişkin olduğu kanaatine varılarak Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1- ) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılması veya ondan yarar elde edilmesinin kiracıya bırakıldığı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davacı vekili davalıya tahsis edilen lojmana ait davalının oturduğu döneme ilişkin ödenmeyen kira bedelinin tahsilini talep etmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, lojman tahsisi şeklindeki kira ilişkisinden kaynaklanan kira bedelinin tahsili talebine ilişkin olup, dava 05.07.2013 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- ) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.