Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/16765 E. 2017/18173 K. 25.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16765
KARAR NO : 2017/18173
KARAR TARİHİ : 25.12.2017

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile 05.07.2013 tarihinde evlendiklerini, davalının eş olarak sorumluluklarını yerine getirmediğini ve ailesinden ayrı bağımsız bir yuva kurma iradesini gösteremediğini, davalının annesinin düğünden bir hafta sonra,” hırsızı var uğursuzu var altınları bankada kasaya koyun” demesi üzerine, her biri 17 gram 22 ayar 8 adet altın bilezik, her biri 34 gram 22 ayar 2 adet altın bilezik, 14 ayar 11 gram bir adet altın bilezik, 14 ayar 15 gram altın takı setinden oluşan altınları kasaya konulmak üzere davalı eşine teslim ettiğini, ancak söz konusu ziynet eşyalarının davalı tarafça kendisine iade edilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının iddiaların tamamen yanlış olduğunu, davacının hiçbir ziynet eşyasının kendisinde olmadığını, Yargıtay içtihatlarına göre evi terk eden kadının ziynet eşyalarını da birlikte götürmüş sayılacağını, davacının evden gittikten sonra araç aldığını ve söz konusu aracı annesinin üzerine yaptığının da bilindiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu ziynet eşyalarının davalının zilyet ve tasarrufunda kaldığı ve davalı tarafça iade edilmediği vakıası davacı tarafça usulen kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 22.02.2017 tarih ve 2017/527 E. – 2017/1846 K. sayılı ilamı ile ”… somut olayda, davacı kadının 31.07.2014 tarihinde açtığı boşanma davası ile birlikte ziynet alacağını talep ettiği, mahkemece ziynet alacağı yönünden dosyanın tefrikine karar verildiği,bu dosyada davacı kadının dava konusu edilen ziynet eşyasının kasaya konulmak üzere davalı tarafından kendisinden alındığını ileri sürdüğü ve tanık olarak babası olan …’ın dinlendiği,
tanığın beyanında; davacıya takılan ziynet eşyalarının, davalının kız kardeşi … adına daha evvelden var olan banka kasasına konulduğunu her ikisinden de duyduğunu beyan ettiği,mahkemece bankaya yazılan müzekkereye verilen cevapta da bahsi geçen … adına 13.08.2012 tarihinde açılmış bir banka kasasının mevcut olduğunun belirtildiği,
Ne var ki; mahkemece, bankadan gelen müzekkere cevabı tanık beyanını doğrular nitelikte bulunmasına rağmen, neden tanık beyanına itibar edilmediği açıklanmadan, davanın ispat edilemediğinden bahisle reddine karar verilmesinin doğru görülmediği…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamı sonucunda yapılan yargılama neticesinde ise, ”…davacı tarafça boşanma ve altın alacağı davalarının birlikte açıldığı, altın alacağı davasının boşanma dosyasından tefrik edilerek ayrı esasa kaydının yapılarak yargılamasının yürütüldüğü, davacı vekilinin 12/01/2015 tarihli duruşmada altın alacağı davası yönünden bildirmiş oldukları tanıkların 2015/364 esas sayılı dosyaya sunulan tanık listesinin 6.ve 7.sırasında bulunan … ve … olduğunu beyan ederek, bu tanıkların dinlenmesini talep ettiği, davacı tarafın bildirdiği tanıklardan …’ün davalının kardeşi, …’un da davalının annesi olduğu, bu tanıkların TMK’nun 252.maddesi uyarınca akrabalık nedeniyle tanıklıktan çekinme hakkını kullanmaları nedeniyle dinlenmelerinin mümkün olmadığı, davacı tarafın somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirdiği, Yargıtay bozma ilamında sözü edilen tanık …’ın altın alacağı davasında davacı tarafça tanık olarak gösterilmediği, adı geçen tanığın boşanma davasında tanık olarak gösterildiği, HMK’nun 297. maddesi uyarınca bu tanığın beyanının altın alacağı davasında hükme esas alınamayacağı, yine davacı vekilinin temyiz dilekçesinde de bu tanığın dinlenmesi istemine yer vermediği, bankadan gelen davalının ablası … adına kasanın bulunduğu yönündeki yazı cevabının da tek başına davacının altınlarının bu kasaya konulduğu yönündeki iddiayı ispata yeterli olmadığı, davanın 6100 sayılı HMK döneminde açıldığı ve davacının delilleri arasında açıkça yemin deliline de dayanmadığından yemin teklif hakkının davacıya hatırlatılamayacağı, bu şekli ile davacının davasını ispat edemediği belirtilerek, mahkemenin önceki kararında direnilmesine karar verilmiştir.
02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373. maddesinin 5.fıkrası “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmünü içermektedir.
Aynı Yasanın 45. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununa eklenen geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.”, 4. fıkrasında ise “ Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan Yasa maddeleri gereğince, yerel mahkemece verilen 20.06.2017 tarihli direnme kararına yönelik olarak yeniden inceleme yapılması neticesinde; eldeki ziynet alacağı davasının boşanma davasından tefrik edilmesi sonrasında davacı vekilinin, 12.01.2015 tarihli duruşmada, altın alacağı davası yönünden bildirmiş oldukları tanıkların 2015/364 esas sayılı dosyaya sunulan tanık listesinin 6.ve 7.sırasında bulunan … ve … olduğunu beyan ederek, bu tanıkların dinlenmesini talep ettiği, davacı tarafın bildirdiği tanıklardan …’ün davalının kardeşi, …’un da davalının annesi olduğu, bu tanıkların tanıklık yapmaktan çekinmeleri nedeniyle beyanlarının tespit edilemediği, bozma ilamında bahsi geçen tanık …’ın eldeki bu davada tanık olarak gösterilmediği, davalının ablası … adına bankada bulunan kasanın davayı ispat için yeterli olmadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı bu seferki incelemeden anlaşılmakla; davacı vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan direnme hükmünün 6763 sayılı Kanunun 45. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 4. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ONANMASINA, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.