Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/16582 E. 2019/275 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16582
KARAR NO : 2019/275
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; taraflar arasında gsm istasyonu kurulması için yer tahsisine dair protokol imzalandığını, davalıya ait sistemlerin ücret karşılığı belirlenen sahaya kurulduğunu, davalının 2011 yılı Ekim ayı ile 2012 Şubat ayları arası kullanım ücretini ödemediğini ileri sürerek 8.864 TL nin tahsilini istemiştir.
Davacı birleşen davada; 2013 yılı Mart ayı ile Aralık ayları arası ödenmeyen 17.251 TL kullanım ücretinin tahsilini istemiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesince 17.02.2016 tarih ve 2015/8306 E. 2016/1042 K sayılı ilamı ile; ”Somut olayda, davacı, asıl ve birleşen davada, 11/01/2008 tarihli TRT Genel Müdürlüğü Tesislerinde GSM Sistemleri İçin Yer Tahsisine İlişkin Protokol kapsamında alt yapı kullanım bedelinin tahsilini talep etmiştir. 11/01/2008 sözleşmeye göre, taraflar arasındaki kira ilişkisi olup, uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esası incelenerek davanın esastan sonuçlandırılması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek görevsizlik kararı verilerek dosya sulh hukuk mahkemesine gönderilmiş, görevli mahkemece; davalı kiracının yetkili malik ile kira sözleşmesi imzaladığı ve enerji teminini artık davacıdan sağlamadığı, davacının alacak talep etme hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 11.01.2008 tarihli gsm yer tahsis sözleşmesinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Kiraya verenin sözleşmeye konu şeyin maliki olması zorunlu değildir. Kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak bir üçüncü kişinin kiralanan üzerinde, kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, söz konusu hukuki ayıbı gidermek ve kiracının bu yüzden uğradığı zararları tazmin ile yükümlüdür.
Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu 6098 sayılı TBK.’nun 309 (818 sayılı BK.’nun 253.) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır.
Somut olayda dava dışı Hazine mülkiyet hakkına dayanarak davalının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davalı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı ödediğini ileri sürmüştür. Bu durumda davalı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir ileriye dönük ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Davalı, ödediği ecrimisili, kira bedellerini aşmamak kaydıyla talep edebilir. Burada davalının borcu sebepsiz iktisaptan değil kira sözleşmesinin feshedilebilir olmasından kaynaklanmaktadır. Mahkemece davalı kiracının dava dışı 3. kişiye ödediği kira ve ecrimisil bedellerine dair belgelerin incelenerek, varsa ödemelerinin davacının alacağından düşülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile davacının davalıdan alacak talep hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.