Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1642 E. 2017/2259 K. 01.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1642
KARAR NO : 2017/2259
KARAR TARİHİ : 01.03.2017

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirketten …. plakalı aracı süresiz bir şekilde belgesiz olarak kiraladığını, aracın kendisinde bulunduğu dönemde araç kiralanan yerde bulunan kişilere 3.800,00-TL ödeme yaptığını, 5 şubat sabahı otoparka bırakmış olduğu aracın yerinde olmadığını gördüğünü, durumu davalı tarafa ilettiğini, şirket tarafından işlemlerin yapılması için sözleşme imzalaması gerektiğini bildirdiklerini, şirket yetkililerinin yanına giderek, boş olan araç kiralama sözleşmesini ve yine sözleşme ile aynı belge üzerinde olan ve sonradan bonoya dönüştürülen bir belgeyi imzaladığını, bunun dışında hiç bir yazının kendisi tarafından imzalanmadığını, aracın iki gün sonra bulunduğunu ve şirket yetkilileri tarafından teslim alındığını, araç kiralama teminatı olarak verilen senedin boş olan kısımlarının doldurularak diğer davalı tarafından icraya konulduğunu, müvekkilinin taşınmazı ve mallarının haczedildiğini, müvekkilinin davalı … ile herhangi bir borç ilişkisinin bulunmadığını, davanın dayanağı olan senedin verilme nedeni olan oto kiralama sözleşmesinin diğer davalı şirket tarafından icra takibine konu edildiğini, davalı … tarafından başlatılan icra takibindeki takibe konu senedinde diğer icra takibine konu edilen senetle aynı bilgisayardan çıktığını, her iki senette de borçlu adının …. olarak yazıldığını, bu durumun dahi iddia edildiğinin aksine davalılar arasındaki fiili bağı gösterdiğini belirterek araç kiralama ve takip konusu alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davalıların % 40 dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Taraflar arasındaki 25.08.2008 tarihli araç kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, sonradan boş olarak araç kiralama sözleşmesi ve teminatı olarak imzaladığı belgelerin rızası dışında doldurularak aleyhine takip yapıldığını belirtmiş ve borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Bu haliyle uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK 8/2.maddesinde münhasıran Sulh Hukuk Mahkemesince bakılacak davalar sayılmıştır. Kiracının borçlu olmadığının tespiti için açtığı davada HUMK 8/2 maddesinin uygulanmayacağı, aynı kanun’un 8/1.maddesi uyarınca dava değerinin gözetilmesi gerektiği açıktır. Davanın açıldığı 26.05.2009 tarihinde davanın niteliği ve dava değeri itibari ile görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilmelidir. Mahkemece açıklanan gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmiş olması doğru değildir.
2-) Bozma nedenlerine göre davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.