Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/16374 E. 2019/4460 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16374
KARAR NO : 2019/4460
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 14/05/2019 tarihinde davalı vekili Av. … geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ve dava dışı …,…,… ile Samsun’da kat karşılığı inşaat yapma hususunda anlaştığını, bu nedenle imzaladığı 16/04/2006 tarihli ve … başlıklı sözleşme ile 5 kişinin düzenli olarak para vereceğinin, inşaatın müteahhitliğini davalının yürüteceğinin, yapılacak olan binadan anahtar teslimi olarak ortaklara daire verileceğinin ve kalan dairelerin de satılması halinde ortakların payına düşen borçtan 4.000 TL’nin mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin imzalanmasından 1 gün sonra davalının inşaatın yapılacağı arsanın sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, sözleşme gereğince davalıya çeşitli tarihlerde banka kanalıyla toplam 97.375 TL gönderdiğini, bunun dışında ayrıca elden para verdiği gibi Samsun’da bulunan evinin kirasını da bir dönem davalının aldığını, üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini fakat davalının payına düşen daireyi devretmediği gibi banka kanalıyla ödediği paraların iadesi için başlattığı takibe de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının ödediği bedeller karşılığı alması gereken daireyi amcasının oğlu … ‘e verdiğini, bu işlemlerin davacı tarafça vekaleten tapuda yapıldığını, aralarında düzenledikleri sözleşme ile bu hususun ve kredi parasının da davacıya elden verildiğinin yazılı hale getirildiğini, bu hali ile davacı tarafın ne daire ne de para alacağının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; tarafların ve 3. kişilerin de katılımı ile imzalanan sözleşme gereğince … üzerindeki binanın inşa edildiği, binanın müteahhitliğini davalının üstlendiği, davacının sözleşme gereğince davalıya 97.375 TL gönderdiği, her ne kadar davalı tarafından sözleşme gereğince yapılan binadan 7 nolu bağımsız bölümün davacıya verildiği ve onun talimatı ile dava dışı Yakup Gör’e satıldığı, … tarafından gönderilen 80.000 TL’nin de elden davacıya verildiği ve dolayısıyla kendi edimini yerine getirdiği ve davacıya bir borcunun kalmadığı savunulmuş ise de bu savunmanın ispat edilemediği, buna bağlı olarak davalının davacıdan aldığını geri vermekle yükümlü olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı tarafça verilen temyiz dilekçesinde; işbu davada hâkim sıfatıyla yargılama yapan … ‘nun aynı dosyanın istinaf incelemesine de başkan sıfatıyla katıldığı, bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na aykırı olduğu ileri sürülerek, hâkimin reddi talep edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 36 ıncı maddesi;“Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:
a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması
b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması
c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması
ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması
d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması” hükmünü,
Aynı kanunun 40 ıncı maddesinin 4. bendi ise; “ Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi talebi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece karara bağlanır. Hukuk dairelerinin toplanmasını engelleyecek şekildeki toplu ret talepleri dinlenmez.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamada hakim sıfatıyla hareket eden Hakim …, temyize konu edilen … Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine ait kararı veren heyette de yer almıştır. Bu durumda, davalı tarafın hakim …’nun reddine ilişkin temyiz isteminin kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun, hakkındaki ret talebi kabul edilen Hakim … katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanması için, temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 Sayılı HMK’nun 44 üncü maddesi uyarınca temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, dosyanın yeniden istinaf incelemesi yapılması için Bölge Adliye Mahkemesine İADESİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.