Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1620 E. 2017/3584 K. 22.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1620
KARAR NO : 2017/3584
KARAR TARİHİ : 22.03.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde, Davacıların murisi Halil Haliloğlu’nun taşınmazı 03.02.1992 tarihli sözleşmeyle davalı idareden kiraladığını, kiralanan gayrimenkulün 08/11/2005 tarihli yazı ve ….n raporları doğrultusunda taşıyıcı sistemlerindeki çatlamalardan dolayı çökme riski olduğu ve binanın yıkılacağı gerekçesiyle tahliye edilmesinin istenildiğini, bunun üzerine kiracı Halil’in söz konusu taşınmazda tespit yaptırdığını, yapılan tespit ile taşınmazda inşaat bilirkişisi tarafından toplam 13.769,00-TL, mobilya bilirkişisi tarafından toplam 218.860-TL olmak üzere ceman 232.629-TL faydalı masraf ve zarara uğrayan mal tespitinin yapıldığını, ayrıca kiracının süresi dolmadan taşınmazı boşaltmak zorunda kaldığını, bundan dolayı 50.000-TL mahrum kaldığı karı(müspet zararının) söz konusu olduğunu, dava konusu taşınmazın 2005 yılı Kasım ayında boşaltıldığını, kiracı Halil Haliloğlu’nun 08/05/2006 tarihinde ilgili idareye başvurarak zararın tazminini istediğini, ancak istemin reddedildiğini, davacıların murisinin kira sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği halde davalı idarenin sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle tahliye edilerek zarar ettiğini belirterek davanın kabulü ile davacı kiracının, tahliye tarihi itibariyle 282.639,00-TL lik alacağı toplamının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10000-TL lik kısmının tahliye tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, talebini 01.07.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle 169.404,00 TL artırarak 179.404,00. TL olarak ıslah etmiştir. Ayrıca davacı vekili son celse beyanında müspet zararın giderilmesine yönelik taleplerinden vazgeçtiklerini, bildirmiştir.

Davalı vekili, talep edilen hakkın zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın davalı kurumdan herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacı tacir sıfatıyla hareket etmiş ise Asliye Ticaret mahkemesi görevli olduğundan işbölümü nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini, davalı kurumun, ….raporları doğrultusunda işlem yaptığını, belirtilen kurumların raporlarında kiralanan taşınmazın taşıyıcı sistemindeki çatlamalardan dolayı çökme riski olduğunun belirtildiğini, bu durumu davalının önceden öngöremeyeceği ve engel olamayacağını, mücbir sebep sayılması gereken bu durumdan davalının, sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davalıdan talebe konu 179.404,00-TL nin dava tarihi olan 08/08/2006 Tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, feragat nedeniyle müspet zarar giderimine ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin imalat bedellerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasında düzenlenen 01/01/1992 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı idare 02/03/2004 tarih ve 422 sayılı yazısı ile işhanının taşıyıcı sisteminde çatlamalar olduğunu belirterek taşınmazın tahliyesini talep etmiş, kiracı Halil taşınmazı Kasım 2005 de tahliye etmiştir. Bu durumda, kiralananı tahliye eden davacının kiralanana yaptığı zorunlu ve faydalı imalat bedellerini vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince talep etmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Kiralananda yapılan imalatların, imal tarihindeki değerleri, yıpranma durumları, faydalı ve zorunlu ya da lüks imalat olup olmadıkları ayrıntılı olarak belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kiralanan da yapılan imalatların inşaat mühendisi bilirkişi tarafından 2005 yılı tahliye tarihi itibariyle değeri belirtilmiş, mobilyacı bilirkişi ise hangi tarihi esas aldığını bildirmemiştir. Ayrıca lüks, faydalı ve zorunlu masraflar açıkça belirlenmemiş, yapılan tadilat, değişiklik ve ilavelerin değerinden yıpranma payı düşülmemiştir. Bu durumda mahkemece, kiracı tarafından yapılan imalatların nelerden ibaret olduğu ayrıntılı ve tereddüte yer vermeyecek şekilde tek tek tespit edilerek, hangisinin zorunlu ve faydalı masraflar, hangilerinin lüks masraflar olduğunun ayrı ayrı belirlenmesi, zorunlu ve faydalı imalatların imal tarihleri itibariyle değerleri, yıpranma durumları, sabit nitelikte olup olmadıkları ayrıntılı olarak konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
Kabule göre de; davacı asil ve vekili son celse beyanlarında, müspet zararın giderilmesine yönelik taleplerinden feragat ettiklerini beyan etmiş olup mahkemece feragat nedeniyle müspet zararın giderimine yönelik talebin reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi de doğru değildir.

SONUÇ; Yukarıda 1.bendde açıklanan neden ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bendde açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.