Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/15899 E. 2018/13114 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15899
KARAR NO : 2018/13114
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl ve karşı …… davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; taraflar arasındaki 01.09.2003 başlangıç tarihli beş yıl süreli …… sözleşmesi ile bitişik iki dükkanın araç alım satım işi için kullanılmak üzere davalıya ……ya verildiğini, 01.09.2006 tarihinde davalı ……cının taşınmazları tahliye ettiğini, son olarak ödenen ……nın aylık 1100 TL olduğunu, taşınmazın yeniden ……ya verilemediğini belirterek altı aylık boş kaldığı süreye ilişkin …… bedeli olarak 6.600 TL’nin tahsiliyle yeniden ……ya verileceği tarihe kadar geçecek süreye ait …… alacağının tespitini istemiş, yargılama sırasında verdiği bir dilekçe ile …… süresinin sonuna kadar olan …… bedelleri toplamı 28.800 TL’nin tahsilini istemiştir.
Davalı savunma ve karşı davada; …… ilişkisinin karşılıklı anlaşma ile sona erdirildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise ……lananlara aliminyum …… masrafı yaptığını, bu işler için 11805,76 TL ödediğini belirterek 11805,76 TL faydalı masrafın faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; asıl davada, sekiz aylık makul süre üzerinden belirlenen 8.800 TL alacağın davalıdan tahsiline, karşı davanın kabulü ile 11.805,76 TL’nin ……ya verenden alınarak ……cıya verilmesine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6.H.D.nin 07.05.2014 tarih ve 2013/12217E. -2014/5851 K. sayılı ilamı ile, “Davacı – ……ya veren vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki 01.09.2003 başlangıç tarihli beş yıl süreli …… sözleşmesi ile bitişik iki dükkanın araç alım satım işi için kullanılmak üzere davalıya ……ya verildiğini, 01.09.2006 tarihinde davalı ……cının taşınmazları tahliye ettiğini, son olarak ödenen ……nın aylık 1100 TL olduğunu, taşınmazın yeniden ……ya verilemediğini belirterek altı aylık boş kaldığı süreye ilişkin …… bedeli olarak 6.600 TL’nin tahsiliyle yeniden ……ya verileceği tarihe kadar geçecek süreye ait …… alacağının tespitini istemiştir. Davalı, …… ilişkisinin karşılıklı anlaşma ile sona erdirildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise ……lananlara aliminyum …… masrafı yaptığını, ibraz ettiği faturaya göre bu işler için 11805,76 TL ödediğini belirterek 11805,76 TL faydalı masrafın faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece sekiz aylık makul süre üzerinden belirlenen 8800 TL alacağının davalıdan tahsiline, karşı davanın kabulü ile 11805,76 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ……ya verenden alınarak ……cıya verilmesine karar verilmiştir.
Asıl dava yönünden mahkemece keşif yapılmak suretiyle alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın yeniden ……ya verileceği sürenin sekiz ay olarak kabulü suretiyle sonuca gidilmişse de davalının talebi üzerine kolluk birimlerine yazılan müzekkereye verilen 18.11.2011 ve 10.01.2012 tarihli cevabi yazılarda 2006 yılının dokuzuncu ayından geçerli olmak üzere ……lanan işyerlerinde başka ……cıların bulunduğu belirtilmiştir. ……lananların 01.09.2006 tarihinde davalı tarafından tahliye edildiği uyuşmazlık konusu olmadığına göre aynı tarihte başkalarına ……landığının tespit edilmesi durumunda davacı -……ya verenin erken tahliye nedeniyle bir zararı oluşmayacağından asıl davanın reddedilmesi gerekecektir. Bu nedenle kolluk tarafından bildirilen cevabi yazılar üzerinde durularak bu konuda davalı ……cının diğer delilleri de değerlendirilerek ……lanan taşınmazların tahliyeden sonra başkalarına ……lanıp ……lanmadığı net bir şekilde belirlendikten sonra asıl dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca asıl davada davacının talebi erken tahliye nedeniyle uğranılan zarar karşılığı altı aylık …… bedeli olan 6600 TL nin tahsili istemine ilişkindir. Harç da bu miktar üzerinden ödenmiştir. Her ne kadar davacı vekili duruşmadaki beyanında …… süresinin sonuna kadar 28800 TL’nin tahsilini istemiş ise de, harcı ödenerek ve usulünce yapılmış bir ıslah beyanı bulunmadığından, bu yöndeki talebi sonuç doğurucu nitelikte değildir. Bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesindeki talebi aşılarak 8800 TL’nin tahsiline karar verilmiş olması da hatalıdır.
Karşı davaya gelince; karşı davacı ……cı tarafından ……lanana yapılan aliminyum …… masrafı olarak 11805,76 TL’nin talep edildiği, mahkemece de ……cının ibraz ettiği fatura miktarlarına göre karşı davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. ……lanan taşınmazlara değer kattığından bu masrafların tahsiline karar verilmesinde bir yanlışlık yoktur. Ne var ki imalatların yapıldıkları tarihteki değerinin bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek yıpranma payı da düşülmek suretiyle belirlenen değer üzerinden karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ……cı tarafından ibraz edilen fatura miktarına göre karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; karşı davanın kısmen kabulü ile 11.333,59 TL’nin davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, asıl davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından karşı davaya yönelik hükmün ONANMASINA,
2-) Davacının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki, kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; bozma ilamında, kolluğa yazılan müzekkerelere verilen cevapların çelişkili olduğu ve bu çelişkinin giderilerek sonucuna göre karar verilmesi belirtilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yazılan müzekkereye verilen cevapta, dava konusu dükkan 7 katlı bir binanın altında olmasına rağmen, aynı kapı numarasına sahip ancak 2 katlı metruk başka bir bina hakkında cevap verildiği görülmektedir. Bu müzekkere cevabına göre dava konusu taşınmazın tahliyeden hemen sonra yeniden ……ya verildiğinin kabulü doğru değildir. ……’a yazılan müzekkereye verilen cevapta da taşınmazda 01.09.2006 ile 01.05.2007 tarihleri arasında elektrik tüketimi olmadığının belirtildiğine göre, dava konusu taşınmazın tahliye sonrası hangi tarihte yeniden ……ya verildiği davalı tarafından ispat edilemediğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi raporuna göre ve davacının talebi ile bağlı kalınarak 6 aylık makul süre ……sı yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle karşı davaya yönelik hükmün ONANMASINA, 580.65 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle asıl davada verilen hükmün davacı/karşı davalı taraf yararına, HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı/karşı davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.