Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/15166 E. 2019/411 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15166
KARAR NO : 2019/411
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak, ipotek fekki, tapu iptali ve tescil, ecrimisil davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 22.01.2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av…. ile dahili davalı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; murisi …l ile davalı arasında … .Noterliğinin 01/10/1999 tarihli ve 43228 yevmiye nolu sözleşmesi ile aralarında adi ortaklık kurduklarını, davalının bu adi ortaklık nedeniyle murisine borçlu olduğunu, ayrıca davalının 02.01.2001 tarihli imzasına havi belge ile 1169 ada 36 parselde kendi adına kayıtlı taşınmazı murisine devretmeyi beyan ve taahhüt ettiğini, ancak davalının bu taahhüdünü yerine getirmediğini, ayrıca murisin ölüm tarihi itibari ile davalı ile yapmış olduğu adi ortaklığın sona erdiğini, bu nedenle davalının kullanmakta olduğu tapuda murise devredileceği beyan edilen taşınmaz nedeniyle kira borcu bulunduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı 1169 ada 36 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki ile davacı adına tescili, mümkün olmaz ise rayiç bedelinin tespit edilerek davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla adi ortaklık sözleşmesi gereğince 100.000 TL gelirden kaynaklanan alacağın faizi ile yine murisin ölümüne dek mutad ödenen ancak son 3 ayda ödenmeyen 12.000 TL’nin ve işyerinin kullanılmasından dolayı 28.000 TL kira borcunun faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının murisine 02.01.2001 tarihli beyan ve taahhütname başlıklı yazıda belirtilen dışında herhangi bir borcu bulunmadığını, söz konusu belge tetkik edildiğinde sözü geçen dairenin muris nam ve hesabına alınmasının değil, 02.01.2001 tarihinden önce ki borca ilişkin olarak bu dairenin devrinin öngörüldüğünün belirleneceğini, adi ortaklıktan kaynaklanan borcun zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı; taşınmaz kaydında kendi lehlerine konulan ipoteğe dayalı borcun ödendiğini, alacaklarının bulunmadığını, ancak ipoteğin terkin edilmesi için kredi borçlusunun müracaat etmesi gerektiğini, böyle bir müracaat bulunmadığından ipoteğin terkin edilemediğinden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın 6098 sayılı TBK’nun 620 ve devamı maddeleri gereğince açılmış adi ortaklık sözleşmesi gereğince kaynaklanan alacak, MK’nun 995. maddesi gereğince açılmış ecrimisil, MK’nun 881 ve devamı maddeleri gereğince açılmış ipoteğin kaldırılması ve 6098 sayılı TBK.nun 19 ve 20 maddeleri gereğince açılmış tapu iptali ve tescil istemine yönelik olduğu nitelendirmesi yapılarak, tapu iptali ve tescili davasının kabulü ile, …, … Mah., 1169 ada, 36 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan C Blok Zemin kat 2 bağımsız bölüm nolu taşınmasın davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tesciline,davacının davalı ve dahili davalı aleyhine açtığı ipoteğin kaldırılması davasının kabulü ile, …, … Mah. 1169 ada, 36 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan C Blok Zemin kat 2 bağımsız bölüm nolu taşınmaz kaydındaki Akbank lehine konulmuş bulunan ipoteğin fekkine, alacak, sözleşme bedeli, ecrimisil davalarının ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine; Dairemizin 24.11.2016 tarihli ve 2015/19685 Esas- 2016/13362 Karar sayılı ilamı ile “…….Dosya kapsamında da anlaşıldığı üzere; davalının serbest muhasebeci olduğu, davacı murisinin ise böyle bir sıfatının bulunmadığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasında … 10. Noterliğinde düzenlenen 01.10.1999 tarih ve 43228 yevmiye nolu adi ortaklık sözleşmesinin yasa ve yönetmeligin emredici hükümlerine açıkça aykırı olduğundan geçersiz olduğu, mahkemece, davacının murisi ile davalı arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin geçersiz olduğu gözönüne alınarak, uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğu..” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; sebepsiz zenginleşmeden doğan talepler için kısa zamanaşımı süresinin 1 yıl olduğu ve bu sürenin geri alma hakkının öğrenildiği anda işlemeye başladığı, davacının ise davalıya 05/03/2009 tarihinde ihtarname göndermesi ile bu tarihte geri alma hakkını öğrendiğinin kabulü gerektiği, davanın ise 1 yıllık zamanaşımı süresinden sonra 25/01/2011 tarihinde açıldığı gerekçesi zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı tarafın davalının 02.01.2001 tarihli imzasına havi belge ile 1169 ada 36 parselde kendi adına kayıtlı taşınmazı murisine devretmeyi beyan ve taahhüt ettiğini, ancak davalının bu taahhüdünü yerine getirmediğini ileri sürerek söz konusu taşınmazın davacı adına tapuya tesciline mümkün olmaz ise rayiç değerinin tespit edilerek davalıdan tahsiline yönelik talebi de mahkemece 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden reddedilmiştir.
07.06.1939 tarih 1936/31 Esas ve 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında; “Taşınmazın haricen satışına ve satışı vaadine ilişkin muameleler kanunen geçerli bulunmamış ise de, satıcının bu işte görevli memur önünde ferağın icrasını ve aksi takdirde almış olduğu bedelin geri verileceğini taahhüt etmiş ve alıcıyla aralarında kararlaştırılmış bulunan bedeli bu şartla satıcıya vereceğini üstlenmiş ise; bu gibi uyuşmazlıklar, Borçlar Kanununun 125.maddesine göre on yıllık zamanaşımına bağlıdır.
Somut olayda, davalı tarafından da inkar edilmeyen 02.01.2001 tarihli belgede, davalı; … … Mah., … Sokak, … Apartmanı, C Blok 2 A, D: 2 nolu daireyi hernekadar tapuda kendi üstüne tescil ettirmiş ise de bu daireyi …l’e borcuna karşılık üzerindeki ipotek kalktıktan sonra hiçbir bedel olmadan …l’e devredeceği belirtmiştir.
Davalının, adına olan taşınmazı davacının murisine devretmeyi taahhüt ettiği bu belgeye göre, davacı tarafın talebine uygulanacak zamanaşımı süresi BK. 125. maddesi (6098 sayılı BK.’nun 146. maddesi) gereğince 10 yıldır. Zamanaşımı süresi borcun muaccel olduğu ya da, ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar.
Söz konusu belgede; taşınmaz üzerindeki ipoteğin kalkmasından sonra devir şartı öngörüldüğünden ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin dava tarihi itibariyle devam ettiği anlaşıldığından, davacının söz konusu taşınmazın devrini öngören belgeye dayalı talebinin süresinde ileri sürüldüğü gözetilerek, zamanaşımı definin reddine karar verilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken, zamanaşımından reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428 inci maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.