Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/15116 E. 2018/11832 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15116
KARAR NO : 2018/11832
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kiracılık sıfatının tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davaya konu taşınmazı davalı Belediyeden ihale yolu ile 09.01.2013 tarihli sözleşmeye istinaden 3 yıl süreli olarak kiraladığını, davalı belediyenin 02.10.2014 tarihinde yazı göndererek sözleşmeyi feshettiğini ve kiralananın tahliyesini istediğini bildirdiğini, belediyece belirlenen ücret tarifesine uyduklarını, kiraları zamanında ve düzenli olarak ödediklerini belirterek davacının kiracılık sıfatının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının kira sözleşmesine aykırı hareket ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece feshin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 6.H.D.nin 26/09/2016 tarih ve 2015/10457-2016/5433 E/K sayılı ilamı ile, “Davaya konu taşınmaz 2886 Sayılı Yasa gereği ihale ile kiraya verilmiş ise de henüz sözleşme süresi dolmadığı gibi davalı tarafından TBK’nun ilgili hükümleri gereği tahliye davası da açılmadığı anlaşılmaktadır. Usulüne uygun düzenlenen kira akdinin tek yanlı karar ile feshi söz konusu olamaz. Bu nedenle dava tarihine göre davacı tarafından açılan davanın kabulü ile kiracılığın tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.’’ gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile davacının dava konusu yerde kiracı olarak bulunduğunun tespitine, karar verilmiş; söz konusu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Yine mahkemece resen yapılan incelemede; 24/07/2017 tarihli karar ile ‘Her ne kadar gerekçeli kararın hüküm kısmında; “…..gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere….” şeklinde yazılmış ise de; “…..gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere….” şeklinde tashihine karar verilmiş, tashih kararı da davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun hükmün tashihi başlıklı 304.maddesinde “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.”, hükmün tavzihi başlıklı 305.maddesinde “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.”, tavzih talebi ve usulü başlıklı 306.maddesinde “Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar.” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda anılan 6100 sayılı HMK’nun ilgili maddelerine göre gerek tashih yolu ile gerekse tavzih yolu ile hüküm fıkrası sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bu durum 6100 sayılı HMK’nun 304-305-306 maddelerine aykırılık teşkil etmekte olduğundan, Mahkemece verilen 24/07/2017 tarihli Tashih Kararı kaldırılarak, işin esası incelenmek sureti ile dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 23.239.00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.