Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/14999 E. 2017/14891 K. 30.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/14999
KARAR NO : 2017/14891
KARAR TARİHİ : 30.10.2017

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki yoksulluk nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile … 5. Aile Mahkemesinin 2010/487 Esas 2013/230 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma kararının 03/06/2014 tarihinde kesinleştiğini, yaklaşık 17 yıl evli kaldıklarını, kendisinin evliliğin ilk yıllarından beri düzenli bir gelirinin olmadığını, zaman zaman tiyatro oyunlarından elde ettiği kazancını davalı ile paylaştığını hatta tüm kazancını davalıya teslim ettiğini, boşanma ile birlikte kendisinin yoksulluğa düştüğünü, boşanma sürecinin oluşturduğu psikolojik etkiler neticesinde iş hayatından uzaklaştığını ve meslek hayatının bitme noktasına geldiğini, şu anda hiçbir geliri bulunmadığını belirterek, aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı tarafın yoksulluk nafakası talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının halen tiyatro oyuncusu olarak çalıştığını ve gelir elde ettiğini, ayrıca talep edilen fahiş nafaka miktarını ödeyecek ekonomik gücü olmadığını ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacı için dava tarihinden başlamak kaydıyla aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla isteğin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, yoksulluk nafakası talebine ilişkindir.
TMK.nun 175.maddesi gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davası içerisinde istenebileceği gibi, o dava devam ederken ya da sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava ile de istenilebilir.
Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası,
ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: “Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir” şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294).
Yargıtay ….n 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK.nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır.
Somut olayda, tarafların 03/06/2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, eldeki davanın 18.07.2014 tarihinde açıldığı boşanma davasında davalı erkeğin daha ağır kusurlu bulunduğu, davalı kadın lehine aylık 1000 TL tedbir nafakasına hükmedildiği ancak davacı kadının talebi olmadığı için yoksulluk nafakası takdir edilmediği, kesinleşen boşanma ilamına göre davacı kadının yoksulluk nafakası talep hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre davacının geliri bulunmadığı ve ailesinin yardımı ile geçindiği, kızına ait evde kızı ile birlikte yaşadığı, davalının ise İş Bankasında müdür olarak çalıştığı ve aylık 8.000 TL geliri olduğu, kira giderinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Buna göre, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, yıllık .. artış oranı, günün ekonomik koşulları ve davacı kadının zorunlu ihtiyaçları da dikkate alındığında takdir edilen nafakanın bir miktar az olduğu açıktır.
Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın tesbit edilen geliri ile orantılı olacak ve onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre davacı lehine daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10 .2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.