Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/14725 E. 2019/407 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/14725
KARAR NO : 2019/407
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 22.01.2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av. … ile davacı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile birlikte hissedar olduğu 678 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda … Belediyesi’nin de hissenin olduğunu, hissedarların başvurusu üzerine belediyenin hissesini diğer hissedarlara payları oranında devredebileceğini belirttiğini, davalının gerek tapuda kayıtlı hissesini gerekse de belediyeden alacağı hissesini 19.12.2013 tarihli protokol ile kendişine sattığını, 20.12.2013 tarihinde mevcut hissesini tapuda devretmesine rağmen, Belediyenin davalıya ayırdığı hisseyi satın alıp davacıya devretmediği gibi ödediği bedeli de iade etmediğini, … Belediyesi’nin, … Belediyesine devredilmesi üzerine, başvurusu yaparak belediye hissesini kendisinin ve diğer hissedar …’in 18.03.2015 tarihinde satın aldığını, davalı ile yapılan protokol gereğince davalının hissesi gereğince belediyeden alacağı 26,56 m2 için davalıya 75.645,57 TL ödendiğini, bu bedelin faizi ile tahsili için yapılan takibin, davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile%20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, protokolde alıcının davacı ve … olduğunu, davayı birlikte açmaları gerektiğini, 19.12.2013 tarihli belge ile taşınmazde kendi adına kayıtlı 49,28 m2 ‘lik kısım ile … Belediyesi’den alacağı 26,56 m2’lik kısmı sattığını, söz konusu taşınmazda imar uygulaması yapılırken yanlışlık yapıldığını, kendisinin taşınmazdaki hissesinin daha fazla olduğunu, bunun için belediyeye başvuru yaptığını, davacının belediyeye başvurup hisse satın almış olması nedeniyle kendi hakkını da engellediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında imzalanan 19/12/2013 tarihli protokol kapsamında davalının 678 ada, 3 parselde bulunan hissesini ve belediyeden hakkına isabet eden hissesini toplam 216.000,00 TL karşılığında davacıya sattığını, parayı peşin aldığını,protokol kapsamındaki davacıya devredilmeyen taşınmaz bedelinin hesaplanması yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, buna göre 26,56 m²’lik kısmın bedelinin 75.645,54 TL, ödeme tarihinden takip tarihine kadar faizinin ise 8.990,42 TL olduğu, davalı tarafın aralarındaki yazılı anlaşma gereğince hisse devrini gerçekleştirmediği, sebepsiz zenginleştiği, takibe haksız olarak itirazda bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davaya konu 19.12.2013 tarihli Protokol başlıklı belge incelendiğinde; davalının 678 ada, 3 parselde adına kayıtlı hisse ile belediyeden hakkına isabet edecek hisse ile birlikte 216.000 TL’ye sattığı, parayı peşin aldığı belirtilmiş, alıcıların, davacı … ve dava dışı … olduğu görülmüştür.
Davalının taşınmazda üzerine kayıtlı hisseyi devretmesinden sonra davacı ve dava dışı …, … Belediyesi’ne başvurarak 26,56 m2’lik belediye hissesinin kendilerine satışını talep etmişler, bu talep üzerine 26,56 m2’lik hissesnin 14,34 m2’si davacıya, 12,12 m2’si ise dava dışı …’e satılımıştır.
Yargılama sırasında tanık olarak dinlenen …; Dava konusu taşınmazı davacı ile birlikte hisseli olarak satın aldıklarını, davalının belediye hissesini de “Size alacağım.” diye söz verdiğini, davalıdan aldıkları hissenin bedelini davalıya ödediklerini, davacının ortağı olduğunu, davacının kendisi adına ve davacı adına bu parayı davalıya ödediğini beyan etmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen belgede alıcıların davacı ve dava dışı … olduğu, davalının adına kayıtlı hisse ile birlikte hissesine isabet edecek belediyeden devralacağı hisseyi alalıcılara sattığı, davalının belediyeden hissesine isabet edecek kısmın 26,26 m2 olduğu,dosyadaki belgelere göre 26,56 m2’lik kısımdan davacı hissesine düşecek kısmın 14, 34 m2 olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davalı tarafından satılan 26,56 m2’lik kısmın 14,34 m2’sinin davacıya satıldığı anlaşıldığından, mahkemece, bu rakam dikkate alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken dava dışı …’e isabet edecek bölüm de dahil edilerek sonuca gidilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428 inci maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.