Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/14150 E. 2019/6643 K. 12.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/14150
KARAR NO : 2019/6643
KARAR TARİHİ : 12.09.2019

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne dair karar verilmiş olup, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna müracaat etmesi üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan inceleme neticesinde davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; Tavşanlı Orman İşletme Şefliği hudutları içerisinde faaliyet gösteren davalı ….’nin farklı 4 adet saha için ayrı ayrı saha izni verilmesini talep ettiğini, davalıya her saha için ayrı ayrı izin verildiğini, sahaları teslim aldığını ancak davalının teslim aldığı sahalar için 2016 yılı bedellerini yatırmadığını beyan ederek 324.235,93 TL alacağın gecikme zammı ve KDV’si ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; 22.11.2016 tarihli duruşmada davayı kabul ettiklerini belirterek hüküm kurulurken HMK 312.maddesi ile AAÜT’nin 6.maddesinin dikkate alınmasını dilemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın kabulü ile 173.986,92 TL’nin, 03.04.2016 tarihinden itibaren, 117.940,56 TL’nin 10.04.2016 tarihinden itibaren 28.192,15 TL’nin 29.03.2016 tarihinden itibaren ve 4.116,30 TL’nin 03.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı şirketten alınarak davacı kuruma verilmesine; alınan harcın mahsubu ile fazla olan 5.507,97 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafından yapılan 113.40 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve davacı vekili lehine 12.702,00 TL tutarında avukatlık ücretine hükmedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve istinaf dilekçesinde davada her alacak için gecikme zammı ve KDV talepleri olduğu halde yasal faiz kararı verilmesinin yanlış olduğunu, dava açılırken yanlışlıkla vekalet harcı ödendiğini bu harcın da iadesinin gerektiğini, kendileri için eksik vekalet ücreti, eksik yargılama gideri ve eksik harca hükmedildiğini belirterek bu yanlışlıkların düzeltilmesini talep etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının harç ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf talebinin kısmen yerinde olduğu, ancak davacı tarafın istinaf başvurusuna konu yaptığı gecikme zammı talebinin ilk derece mahkemesi tarafından doğru yorumlanarak yasal faiz olarak karar altına alındığı, bu yorumun doğru olduğu ve yine davacı vekilinin istinaf başvurusunda öne sürdüğü KDV talebinin yerinde olmadığı, yasal faize KDV eklenemeyeceği gerekçesi ile davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, “1-Davanın, davalının kabulü nedeniyle kabulüne, 173.986,92 TL. nin 03.04.2016 tarihinden itibaren, 117.940,56 TL.nin 10.04.2016 tarihinden itibaren, 28.192,15 TL. nin 29.03.2016 tarihinden itibaren, 4.116,30 TL. nin 03.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, 2- Harçlar Kanunun …22 gereğince dava ilk celse kabul edildiğinden alınması gerekli harcın 1/3 olan 7.382,86 TL miktarında harç alınmasına, bunun 5.537,14 TL’si davacı tarafça peşin yatırıldığından bakiye 1.845,72 TL tutarındaki alınması gereken harcın davalıdan tahsiline, hazineye irat kaydına, 3- A.A.Ü.T’nin 6.maddesine göre davacı vekili için 12.702,00 TL avukatlık ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davacı tarafından istinaf başvurusundan önce yapılan 113,40 TL yargılama gideri, 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı ve 5.537,14 TL peşin nispi harç olmak üzere toplam 5.684,04 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline davacıya verilmesine” karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
HUMK’nun 92. maddesi ve HMK’nın 307. maddesi hükmüne göre; kabul karşı tarafın netice-i talebini kabul etmesi olup, aynı Kanun’un 95. maddesi hükmüne göre de kabul kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Emredici hukuk kurallarına ve kamu düzenine aykırı düşmedikçe uyuşmazlığın davalının kabul beyanı karşısında çözüme kavuşturulması gerekir.
Davalı vekilinin 22.11.2016 tarihli celsede “davaya konu alacağı kabul ediyoruz” şeklindeki beyanına göre; davacının dava dilekçesindeki talebi gibi gecikme zammı ve bunun KDV’sinin tahsiline karar verilmesi gerekirken Mahkemece kabul beyanı dikkate alınmaksızın talep edilen alacağın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin de İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 12/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.