Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/13839 E. 2018/12167 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/13839
KARAR NO : 2018/12167
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı kiracının uzun süredir kiracı bulunduğu taşınmazı 2012 yılı Mart ayında tahliye ettiğini, davalı kiracının kiralanana bir çok zararlar verdiğini, ayrıca kiracının 287 TL tutarındaki elektrik borcunu da ödemediğini, verilen zarar için tespit yaptırıp, icra takibi başlattıklarını, davalı kiracının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı kiracı; tespit bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, ayrıca kiralananın elli yıllık bina olup değişen parçaların yıpranma bedellerinin düşülmediğini belirterek davanın reddini savunmuş, camlardan dolayı 150,03 TL zararı kabul ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece tespit bilirkişi raporu dikkate alınarak 4.909,83 TL üzerinden davalı kiracının itirazının iptaline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2015/5658 esas 2015/5902 karar sayılı 15/06/2015 tarihli ilamıyla; “…..Mahkemece davalı tarafın yokluğunda yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporu üzerinden hüküm kurulmuş ise de; davalı taraf tespit dosyasında alınan bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. Bu durumda tespit bilirkişi raporu kesinleşmemiş olup itiraz edilen bilirkişi raporu üzerinden hüküm kurulamaz. Bu nedenle mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp, gerekirse mahallinde keşif de yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; tespit raporunu düzenleyen bilirkişiden alınan ek rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 4.026,06-TL alacak için itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, asıl alacak yönünden takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hükün süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Dosyanın incelenmesinde; dava konusu taşınmazın üçüncü kişiye kiralanması nedeniyle keşif yapılamayacağının anlaşıldığı, bozma ilamında belirtildiği üzere, tespit raporunun itiraza uğradığı, bu rapor üzerinden hüküm kurulamayacağı ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinin belirtilmesine rağmen, mahkemece tespit raporunu düzenleyen bilirkişiden sadece yıpranma payı düşülerek hesaplama yapılan ek rapor alındığı, böylelikle bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, yeni bilirkişi incelemesi yapılmadığı görülmektedir.
O halde; mahkemece; bozma ilamına uyulmuş olmakla davalı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak suretiyle, bozma ilam gereğini yerine getirecek şekilde yeni bilirkişi tarafından hazırlanacak rapordaki belirlemelere göre hüküm tesisi gerekirken, bozma gereklerine uygun değerlendirme yapılmadan davanın kabulüne karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.