Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/13667 E. 2018/10647 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/13667
KARAR NO : 2018/10647
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı 03.10.2012 tarihinde açtığı işbu davada; davalı ile aralarında düzenlenen 01.03.2012 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli yenilenmiş kira sözleşmesiyle 22 yıldır kiracı olduğunu, kira konusu yerin restourant olarak kullanıldığını; alanın, 116 m² kapalı, 66 m² sundurma, 64 m² açık olmak üzere toplam 246 m² olduğunu, taşınmaz üzerinde hak iddia eden dava dışı …Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından sundurma ve açık alan kısmının yıkıldığını halen sadece kapalı alan üzerinde işletmeye devam ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 50.000,00 TL kazanç kaybı ile yıkım nedeniyle ticari itibarının yok olması karşısında 50.000,00 TL manevi tazminatın yıkım tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 07.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de kar kaybına ilişkin talebini, aldırılan bilirkişi raporunda kar mahrumiyet bedelinin yıkım tarihinden dava tarihine kadar 111.750 TL olarak tespit edildiğini belirterek, yargılama safhası ve kira sözleşmesi boyunca devam eden ve edecek kar mahrumiyetleri saklı kalmak kaydıyla 111.750 TL ‘na yükselttiğini bildirmiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, kazanç kaybına yönelik davanın kısmen kabulü ile 111.750,00 TL müspet zarar- kar mahrumiyeti alacağının yıkım tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin ise reddine dair verilen hükmün davalı tarafça temyizi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 20.10.2015 tarih ve 2014/9569 Esas, 2015/8848 Karar sayılı ilamı ile, davalının sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı belirtilerek kira sözleşmesi ile toplam 246 m² alanın kiraya verildiği, kiralananın 138 m² kısmının dava dışı belediye tarafından yıkıldığı, kiralananın bir kısmı yıkıldığına ve sözleşme fesh edilmediğine göre davacı kiracının yıkılan bölüm nedeniyle uğramış olduğu kazanç kaybını istemesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, yapılan keşif ve dosya kapsamından kiralanan yerin yıkımdan sonra tekrar restore edilerek kalan kısmının işletilmesine devam edildiğinin anlaşıldığı; Mahkemece bilirkişi marifeti ile kazanç kaybı hesaplatılmış ise de yapılan hesaplamanın Yargıtay denetimine elverişli olmadığı, Mahkemece davacı şirketin defterleri üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi vasıtası ile inceleme yaptırılarak geçmiş dönemlerdeki kazancı gözönüne alınarak ortalama günlük karının bulunması gerektiği ve dava konusu işletme yıkımdan sonra yeniden faaliyete geçtiğine göre yıkım tarihinden işletmenin yeniden faaliyete geçmesi için gereken sürenin uzman bilirkişi marifeti ile belirlenip bu süre ile sınırlı olmak üzere kazanç kaybına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hiçbir veriye dayanmayan ortalama kazancın dava tarihine kadar hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 111.750 TL müsbet zarar – kar mahrumiyeti alacağının yıkım tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ve manevi tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, mali müşavir bilirkişisinden rapor aldırılmış; hazırlanan 07.09.2016 düzenleme tarihli bu raporda, davacı şirketin defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda dava konusu işletmenin yeniden faaliyete başladığı tarihin 01.09.2012 olduğu kanaatine varıldığı bildirilerek yapılan hesaplama ile davacının davalıdan faaliyete başlama tarihine kadar 75.398,40 TL, kira kontrat bitiş tarihine kadar ise 301.948,42 TL olmak üzere toplamda 377.346,82 TL kar mahrumiyeti talep edebileceği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak; dosyanın mali müşavir bilirkişisi yanına bir de inşaat konusunda uzman bilirkişi eklenmek suretiyle oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi ve bilirkişi kurulu tarafından öncelikle kiralanan işletmenin yıkımından sonra yeniden faaliyete geçmesi için gereken ortalama tamir süresinin belirlenmesi, sonrasında ise bu süre ile sınırlı olmak kaydıyla kar mahrumiyetinin hesaplanması için rapor hazırlanarak davalının sorumlu tutulabileceği bedelin objektif ve somut verilere dayalı olarak belirlenmesi ,daha sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmeyerek, denetime elverişli olmayan, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılmak suretiyle ve bozma ilamına uymayacak şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Hüküm, bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.