Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/13061 E. 2018/10507 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/13061
KARAR NO : 2018/10507
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, su kanalizasyon hizmet bedeli alacağının tahsili amacı ile … 3. İcra Müdürlüğünün 2012/4407 esas sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibi başlattığını, takibin yetkiye ve borca itiraz üzerine durduğunu bildirerek, davalının itirazının iptali ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı, şirketin 2007 yılında … nolu abonelik sözleşmesi ile abone olduğunu, tesise su saati takıldığını ve tüm bedellerin ödendiğini, icra takibine yapılan itirazların yerinde olduğu bildirilerek itirazları gereğince davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığına ve davalı vekili tarafından akdi ilişki varlığı kabul edilmediğine göre bu durumda BK’nın 73 (89) maddesinin uygulanması mümkün olmayıp, icra takibinin yetkili olan davalının ikametgahı icra dairesinde yapılması gerekeceğinden davacı şirket tarafından yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, davacının KSUB bedellerinin tahsili amacıyla yaptığı icra takibine itirazın iptaline yöneliktir.
1- Somut olayda, davalının …sözleşme numarası ile sanayi grubu abonesi olduğu, icra takibinde de borç sebebinin bu sözleşme numarası belirtilerek yapıldığı görülmekle, mahkemenin taraflar arasında sözleşme ilişkisi olmadığının kabulü yerinde değildir.
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır.Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102 ).
Davalı borçlu tarafından 12.07.2012 tarihinde itiraz dilekçesi verilmiştir. İtiraz dilekçesinde şirketinin adresinin … olduğunu, yetkili icra dairesinin Bakırköy İcra Daireleri olduğunu belirtmiştir.İcra İflas Kanunu’nun 50.maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.” şeklinde belirtilmiştir. HMK’nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı) Yukarıda yapılan açıklamalar gereğince eldeki davada, Büyükçekmece İcra Daireleri de yetkili olduğundan, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2- Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedene hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.