Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1302 E. 2019/228 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1302
KARAR NO : 2019/228
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı … ile 16/11/2000 tarihinde evlendiklerini ve evlilikleri sırasında 19/11/2000 tarihli çeyiz senedinin düzenlendiğini, çeyiz senedinde yazılı eşyaların müşterek eve getirildiğini, daha sonra davalı ile boşandıklarını, ancak bu eşyaların davalılar tarafından kendisine verilmediğini belirterek dava dilekçesinde cins, adet ve bedeli yazılı eşyaların mevcut ise aynen mevcut değilse bedelleri toplamı olan 21.800,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesini talep ve dava etmiş; cevaba cevap dilekçesinde ise çeyiz eşyaları ile ziynet eşyalarının ya borçlar için verildiğini, ya icra yoluyla haciz yapıldığını ya da davalı … tarafından kendisi evde yokken satıldığını, bu şekilde yok edildiğini, kendisinin daha sonra yeniden eşya almak durumunda kaldığını, evden bu eşyaları taşıdığını beyan etmiştir.
Davalı …; belirtilen eşyaların kendisinde kalmadığını, kendisine karşı evden uzaklaştırma kararı alındığını, ayrıca cezaevine girdiğini ve eşyaların davacıda kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Davalı …; kendisinin davacının kayınbabası olduğunu, davanın asıl muhatabının davacının eski eşi davalı … olduğunu, çeyiz senedinde imzasının bulunmadığını, ayrıca eşyaların kendisinde kalmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; tarafların evlilikleri esnasında tartışmalarının olduğu, davacı kadının ev eşyasını önce …’nin içerisindeki inşaata taşıdığı, keza eşyaların taşınması sırasında davalı …’ın cezaevinde olduğu, dolayısıyla çeyiz senedinde her ne kadar çeyiz eşyaları davalılara teslim edilmiş gibi gözükse de daha sonradan bu eşyaların davacı kadının zilyetliğinde olduğu, aynı şekilde ziynet eşyaları davalılara çeyiz senedi ile teslim edilmiş ise de bu ziynet eşyaları da davacının kendisinde olup, davalı koca … cezaevinde iken evden kadının kendisi ayrıldığından ziynet eşyalarının da kendi uhdesinde olduğu gerekçesi ile davacının ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarına yönelik davasının reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, ziynet ve çeyiz eşya alacağı istemine ilişkindir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının davalılar tarafından alındığını ileri sürmüş, davalılar ise davacının bu eşyaları evden ayrılırken beraberinde götürdüğünü savunmuşlardır.
Davacı iddiasının ispatı için tanık deliline dayanmış ve gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiştir. Dinlenen davacı tanıklarından … “…Senette belirtilen altınları düğünden sonra kızımın kayınpederi borçla aldıklarını söyleyerek istedi. Kızım vermek istemedi. Ancak biz de araya girerek vermesini sağladık. Bunlarla borçlarını ödediler. Alırken kızıma borçları ödedikten sonra zamanla hepsini teker teker alıp takarız dediler. Ancak takmadılar. Bunun dışında eve alınan mobilyaları da parasını ödemeden almışlar. Dünürüm hakkında icra olduğunu söyleyince mobilyaları da alıp …de … Mobilyaya teslim etti. Kızım eve geldiğinde yanında sadece kıyafeti vardı. Hiçbir şey getirmedi. Nikah yüzüğü ve saati dahi eşi ceza evine girmeden önce bozdurdu. Bunlar da geri verilmedi.” şeklinde, … “…Senette belirtilen eşyalar davacı tarafça alındı. Ancak altınları, yüzük, saat ve küpeyi davalı … tekrar yaparım diyerek kardeşimden aldı. Ancak ziynetleri iade etmedi. Ev eşyalarının da evine haciz geleceğini söyleyerek iade etmesi gerektiğini kardeşime söylemiş. Kardeşim ağlayarak bizi aradı. Biz yanına gittik. Kendisini sakinleştirdik. Sonradan yapılır diyerek ikna ettik. Kardeşimin kayınbabası sürekli bana güven, tekrar yapacağım diyerek kardeşimi kandırdı….” şeklinde, … “… Düğünden 2 ay sonra davacı …’in satın aldığı bu eşyalar borçları ödenmediği için satın aldığı kişilerce evden aldırılıp götürüldü. Sadece annemin düğün günü verdiği; 1 yün yatak, 12 adet yün yastık, 4 yün yorgan, 2 adet saray halı, sandık ve sandık içi, mutfak, çay kahve su takımı, porselenler ve setler ,ütü ve masası evde kalmıştır. Diğer tüm eşyaları evden götürdüler. Davacı eşyaların götürüldüğü gün bizleri çağırdı. Sonrasında hep birlikte annemin evine gittik. Annemin evine gittiğimizde kolunda sadece annemin taktığı bir bilezik ile bir tane alyans vardı. Diğer bilezikler kolunda yoktu. Diğer altınların nerede olduğunu sorduğumuzda kocası …’ın aldığını söyledi…” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Davalı tanıklarından … ise “… kız tarafından sandık ve sandık içi, 1 tane Saray halısı, mutfak eşyaları, bir kat da yatak getirdi, onun dışındaki eşyaları biz aldık, çeyiz senedinde yazılan eşyalar kız tarafından getirilmemiştir, onlar yalan söylüyorlar, taraflar arasında anlaşmazlık çıktı, bu ev eşyalarını ikisi birlikte sattılar, yediler…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu yoktur. Aksine davacı tanık beyanları aynı anlatımları içerir ve birbiriyle tutarlı olup, davacının iddiasını da destekler niteliktedir. O halde, tanıkların sözlerine değer vermek gerekir.
Buna göre dinlenen tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadının, dava konusu ettiği çeyiz ve ziynet eşyalarından tanık Cana Güven beyanına göre davacıda kaldığı anlaşılan “1 yün yatak, 12 adet yün yastık, 4 yün yorgan, 2 adet saray halı, sandık ve sandık içi, mutfak, çay kahve su takımı, porselenler ve setler, ütü ve masası” dışındaki eşya ve ziynetin davalılar tarafından alındığı yönündeki iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, yukarıdaki ilkeler gözetilerek, davacı tarafça varlığı ve davalılar tarafından alınarak iade edilmediği ispatlanan eşyalar ve ziynet yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.