Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/1270 E. 2018/11727 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1270
KARAR NO : 2018/11727
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 1992 yılında henüz reşit olmadığı sırada gayri resmi olarak davalı ile evlendiğini, 2009 yılına kadar nikahsız olarak birlikte yaşadıklarını, müşterek üç çocuklarının olduğunu, birliktelik süresince davalının kendisine hakarette bulunduğunu, tehdit ettiğini ve şiddet uyguladığını, en sonunda zorla evden uzaklaştırarak sokağa attığını, evlendiği sırada mihir senedi düzenlendiğini senette belirtilen taşınmazın davacıya devredileceği, tapuda devir yapılmadığı takdirde bedelini ödemeyi taahhüt ettiğini ileri sürerek, evden uzaklaştırılmış olması nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın ve mehir senedindeki taahhüdünü yerine getirmediğinden fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL alacağın yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; manevi tazminat istemi yönünden davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, maddi tazminat yönünden ise, taşınmazın devrine ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerektiğini, bu nedenle aynı sözleşmede cezai şart olarak öngörülen bedele ilişkin kısmın da geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı, mehir senedine dayalı maddi tazminat talebi yönünden ise; senet hukuken geçersiz olup ayrıca senedin düzenlendiği tarihte senette yazılı taşınmazın davacı mülkiyetinde olmadığı gerekçeleriyle, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; gayrı resmi evlilik sonrasında evden zorla uzaklaştırıldığı iddasına dayalı manevi tazminat istemi ile, mehir senedine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının manevi tazminat isteminin reddine dair karara ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının maddi tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Uyuşmazlık, senede bağlı tazminat talebine yöneliktir.
Davacı; davalı ile aralarında düzenlenen “sözleşme akti” başlıklı mehir senedi ile kendisine senette yazılı taşınmazın devrinin yapılacağı, devrin yapılmaması halinde bedelinin ödeneceği yönünde taahhütte bulunulmasına rağmen davalının tahhüdünü yerine getirmediğini iddia etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu olan 20.06.1992 tarihli “sözleşme akti ” başlıklı olan senedin sözleşme şartları başlıklı kısmında; dava konusu taşınmazın davalı tarafından, davacı kadına devrinin yapılacağı, devrin yapılmaması halinde 20.000 000 TL teminat tazminatı ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar; taşınmazın tapu kütüğüne kaydının 1953 tarihinde yapılmış olup, bağış vaadi resmi şekilde yapılmadığından hukuken geçersiz ise de, davalının 20.000 000 TL teminat tazminat bedelinin ödeneceğine dair taahhüdü hukuken geçerlidir.
Bu haliyle; mahkemece davalının 20.000 000 TL teminat tazminatı bedeline dair taahhüdünün geçerli olduğu gözetilerek, davacıya ödenmesi gereken bedelin tespiti ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, talebin reddine dair hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının manevi tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.