Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/12391 E. 2017/12994 K. 28.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/12391
KARAR NO : 2017/12994
KARAR TARİHİ : 28.09.2017

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile bir süredir ayrı yaşadıklarını, davalının evi terkettiğini, oturdukları evin elektirik, su bedelini bir yıldır ödemediğini, kirayı ödemeyince ev sahibinin evden çıkardığını, yaklaşık dört ay …’te çalıştığını, buradaki işine son verilince çocuklarını da alarak yerleşmek ve çalışıp kendilerine bakabilmek için …’nin … ilçesine geldiklerini, bu süreçte davalıya ulaşmak istemiş ise de davalının telefonlarına cevap vermediğini, kendisinin iş bulamadığını, bu nedenle kendisi içinde aylık 750-TL, müşterek çocuk … için aylık 250-TL, nafakaya karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacı eşinin küçük çocuğu …’ı yanına alarak üç ay önce evi terkettiğini, eşinin evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu görevlerden kaçarak evi terketmesinin, davacının kusurlu olduğunu gösterdiğini, kendisinin şu anda boş evde kaldığını, bu nedenlerle çocuğu için 250-TL nafakayı kabul ettiğini, ancak eşinin kendisinden istemiş olduğu 750- TL nafaka talebinin reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacı için aylık 500-TL, müşterek çocuk … için aylık 250-TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
I- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, aşağıda yer alan temyiz itirazı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir.
II- 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir.
Somut olayda; davacı ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesi ile tedbir nafakası talep etmiştir. Mahkemece, davacının davalıdan ayrı yaşama hakkının olup olmadığının tespiti açısından, davacı tanıkları dinlenmiş ve davalının müşterek ikamete gelmemesi nedeniyle davacının müşterek ikametten ayrılmak zorunda kaldığı, ortak hayatın davalının kusuruyla imkansız hale geldiği, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesi ile hüküm kurulmuştur.
Ancak, davacı tarafın tanık anlatımlarından; dinlenen tanıkların, davacının müşterek evi terk ettikten sonraki taşındığı yerde tanışmış olduğu insanlar olduğu, ve bu tanıkların davacının müşterek evi terk etmekte haklı olduğu hususunda da görgüye dayalı hiç bir beyanda bulunmadıkları anlaşılmıştır.Mahkemece, davacı kadının müşterek evi terk etmesinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı yönünde de bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Bu itibarla mahkemece; davacı kadının müşterek evi terk etmesinin haklı nedene dayanıp dayanmadığının araştırılmak sureti ile davacının ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı hususunda hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda II nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere , 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.