Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/11427 E. 2017/14133 K. 18.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/11427
KARAR NO : 2017/14133
KARAR TARİHİ : 18.10.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile evli olduğu ancak ayrı yaşadıkları dönemde davalının 35 pafta, 7340 parsel numaralı yola cephesi olan 1 no.lu meskeni halen kaba inşaat halinde kendisine satışı konusunda anlaştıklarını ve 22.08.1997 tarihli noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, büyük masraf yaparak taşınmazı oturulabilir hale getirdiğini, ancak taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile kendi adına tescili talebiyle açtığı davanın reddedildiğini iddia ederek, evin kaba inşaat halinden oturulabilir hale geldiği için evin rayiç değerinin, munzam zararlarda gözönüne alınarak ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 26.850 TL tazminatın doğum tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, karı koca arasındaki alım satımlarda para alışverişinin olamayacağını, davacının binanın yapımında herhangi bir katkısı bulunmadığını, binayı kendisinin yaptırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; 4.940,94 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/5828 esas 2014/12858 karar sayılı 01/10/2014 tarihli ilamıyla;
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak; Hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; davaya konu olan satış sözleşmesinde ödendiği belirtilen 300 TL satış bedelinin denkleştirici … ilkesi gereğince para değişimleri dikkate alınarak dava tarihi itibariyle değerinin tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Oysa; davaya konu olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi noter tarafından kanuni geçerlilik şartlarına uygun olarak düzenlenmiş, geçerli bir sözleşmedir. Sözleşmenin bu niteliği gereği davacı ancak, ifanın imkansız hale geldiği tarihte davaya konu olan taşınmazda davalının sebepsiz zenginleşmesi oranı ile ilgili yaptığı masrafları talep edebilecektir. İfanın imkansız hale geldiği tarih ise davacının sözleşmenin ifası konusunda umudunu yitirdiği, tapu iptal-tescil davasının kesinleşme tarihidir.

O halde mahkemece yapılacak iş; konusunda uzman üç kişilik bilirkişi marifetiyle yerinde keşif yapılarak, davacının davaya konu taşınmaza yaptığı masrafları belirlemek suretiyle, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki davalının sebepsiz zenginleşme oranını tespit etmek ve bu bedele hükmetmek olmalıdır.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca; mahkemece; bozma sonrası alınan ikinci bilirkişi raporunda davacı tarafından yapıldığı belirtilen ince imalatların bedeli(25.132,80 TL) ile bozma öncesi hükümde verilen davalıya ödenen bedelin denkleştirici … ilkesi uyarınca tespit edilen güncel değeri( 4.940,94 TL) dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile 30.073,74 TL’nin 26.850,00 TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren, 3.223,74 TL’lik kısmının ise ıslah tarihi olan 29/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava dilekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere davacının davaya konu taşınmazın değeri ve kaba inşaat halinde aldığı bu taşınmaza imalat yapmak suretiyle oturulabilir hale geldiğini ileri sürerek talepte bulunduğu, mahkemece verilen ilk hükümde denkleştirici … ilkesine göre hesaplanan değere hükmedildiği, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 2014/5828 esas 2014/12858 karar sayılı 01/10/2014 tarihli ilamıyla kararın bozulduğu, bozma ilamında davaya dayanak yapılan noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğunun belirtildiği, mahkemece de bozma ilamına uyularak sözleşmenin geçerli olduğunun kabul edildiği görülmektedir.
Dava konusu sözleşmenin geçerli olduğu kabul edildiğine göre; davacının akdin ifasının imkansız olduğu tarih itibariyle taşınmazın kaba inşaat halindeki değerini isteyebileceği gibi ispatlaması şartıyla yaptığı imalat bedelinin karşılığını talep edebilecektir.
O halde; mahkemece, dava konusu sözleşmenin geçerli olduğu dikkate alınarak akdin ifasının imkansız olduğu tarih itibariyle taşınmazın kaba inşaat halindeki değerini ve davacı tarafından ispatlaması şartıyla yaptığı imalat bedelinin karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile bozma ilamına yanlış anlam vererek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.