Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/11255 E. 2017/13009 K. 28.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/11255
KARAR NO : 2017/13009
KARAR TARİHİ : 28.09.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET)MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı şirketler ile imzaladığı enerji tedarik sözleşmesi ile 7000117 abone numarası ile davalı …Ş.’nin 2012 yılı ocak ayına kadar, diğer davalının dava tarihine kadar kendisine elektrik hizmeti sağladığını, kullanmakta olduğu elektrik enerjisine ilişkin olarak “kayıp-kaçak bedeli,” sayaç okuma bedeli”, “per.sat.hiz.bedeli”, “TRT payı”, “enerji fonu”, “iletim sistemi kullanım bedeli”,“dağıtım bedeli”, bunların “KDV”si ile enerji tüketim bedeli dışında başka bir ad altında faturalara yansıtılan, geriye dönük 10 yıl içinde kendisinden haksız ve kanuna aykırı olarak tahakkuk ve tahsil edilen tüm bedellerin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak tiçari avans faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000-TL’sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı; yetki itirazı, yargı yolu itirazında bulunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 6719 Sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 Sayılı Yasa’nın 17. maddesinde yapılan değişiklikle kayıp kaçak bedelinin alınabileceği yasal hale getirildiğinden, 6719 Sayılı Yasa’nın geçici 20. maddesi uyarınca da yasanın açılmış olan davalara da uygulanacağından yasa değişikliği nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekileri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp – kaçak vb. bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.
1-Savunma hakkı Anayasada güvence altına alınmış haklardandır. Buna göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. (1982 Anayasası m. 36)
Karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 27.maddesi hükmüne göre, davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının tarafların açıklamalarını dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda hakim, tarafları dinlemeden, açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için onları kanuna uygun biçimde duruşmaya davet etmeden karar veremez. (YHGK 2009/52 E., 2009/105 K.)
Her ne kadar HMK’nın 320/1.maddesinde, basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar vereceği belirtilmiş ise de; bunun ancak ön inceleme aşamasında ve mümkün olan hallerde olduğu belirtilerek uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir.
HMK’nın 137. maddesinde; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, ön incelemede dava şartlarının ve ilk itirazların inceleneceği, uyuşmazlık konularını tam olarak belirlenip, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemlerin yapılacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onların sulhe veya arabuluculuğa teşvik edileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez.
Dosya üzerinden karar verilmesi mümkün olan ön inceleme işlemleri, dava şartları ve ilk itirazlardır.Dava şartları ve ilk itirazlarda eksiklik yoksa diğer ön inceleme işlemleri için duruşma açılmalıdır. Dava şartları ve ilk itirazlar dışında ön inceleme işlemlerinin duruşmalı olarak incelenmesi, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra gerekli görülmesi halinde tarafların tahkikat için duruşmaya davet edilerek davanın esasına yönelik karar verilmesi gerekir.
2-Somut uyuşmazlıkta; davalının yetki itirazı, yargı yolu itirazı v.s ilk itirazları bulunduğu nazara alındığında; mahkemenin ön inceleme için taraflara tebligat çıkarılmadığı, dosya üzerinden karar verildiği görülmektedir. Öncelikle davalının ilk itirazları nakkında hüküm tesisi gerekirken; “Davacının davasının reddine” şeklinde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir .
Hal böyle olunca mahkemece; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle tarafların hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığna, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.