Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/11035 E. 2019/5835 K. 26.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/11035
KARAR NO : 2019/5835
KARAR TARİHİ : 26.06.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; taşınmazın otobüs otoparkı olarak kullanılmak üzere davalıya kiraya verildiğini ve taraflar arasında 30/10/2009 tarihli kira sözleşmesi yapıldığını, sözleşme süresinin yer tesliminin yapıldığı 04/11/2009 tarihinden itibaren 1 yıl olduğunu, ilk yıl kirasının 100.000,00 TL olup ilk taksinin peşin, kalanını ise üçer aylık dönemler halinde eşit taksitler halinde ödeneceğini, davalının ilk yıl kirasının ilk taksitini sözleşmeden önce peşin olarak ödediğini, ancak ikinci ve üçüncü taksit bedellerini ödemeyerek sözleşmeye aykırı davrandığını, bu nedenle davacıya ihtarname gönderildiğini, ancak sonuç alınmayınca 21/05/2010 tarih sözleşmenin feshedildiğini belirterek sözleşmenin 11. maddesi gereğince cari yıl kira bedeli 100.000,00 TL tazminatın 21/05/2010 fesih tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, ikinci 3 aylık dönem kirası olan 25.000,00 TL’ nin 04/02/2010 tarihinden itibaren gecikme zammı ile, üçüncü 3 aylık dönem kirasından 21/05/2010 tarihine kadar olan 17 gün kirası olan 4.723,00 TL’ nin 04/05/2010 tarihinden itibaren gecikme zammı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu taşınmazı ihale ile kiraladıktan sonra arsayı görmeye gittiğinde arsanın otobüs otoparkı olarak kullanılmaya uygun olmadığını, arsanın üzerine hafriyat döküldüğünden dolayı yol ile arasına çok fazla kot farkı olduğunu tespit ettiğini, bu nedenle mağdur olduğunu, taşınmazın tarafınca hiç kullanılmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece verilen 09.05.2013 tarihli kararında taraflar arasındaki ihtilafın kira sözleşmesinden kaynaklandığı ve davada görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği, bahsi geçen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2013/11764 Esas ve 2014/3992 Karar sayılı ilamı ile, davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış ve dava değerinin 129.723,00 TL olması nedeni ile görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilerek kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece bozma ilamı dikkate alınarak verilen kararda; taşınmazın görülüp incelenmeksizin kiralanmasının hayatın olağan akışına ve ticari yaşam deneylerine uygun olmadığı, davacı kiraya verenin kira bedellerinin zamanında ödememesi nedeni ile sözleşmenin feshinin yerinde olduğu, sözleşmede belirlenen cezai şart tutarında %35 indirim yapılmasının hakkaniyet gereği olduğu, davalının ödenmeyen kira bedellerinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile sözleşmeye konulan cezai şart alacağından takdiren %35 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 65.000,00 TL’ nin akdin feshi tarihi olan 21.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kira alacakları yönünden ikinci üç aylık dönem kirası 25.000,00 TL’ nin 04.02.2010 tarihinden, üçüncü üç aylık dönem kirası 4.722,22 TL’nin 04.05.2010 tarihinden itibaren 6183 sayılı kanunun 51. maddesinde ön görülen oranda hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının tüm davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı … ile davalı arasında düzenlenen 30.10.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile, arsa vasfındaki taşınmazın otopark olarak kulanılmak üzere kiraya verildiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 11. maddesinde, taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işletme ruhsatının her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi hallerinde kira sözleşmesinin, 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’ nun 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece feshedilerek, kesin teminatın gelir kaydedileceği ve cari yıl kira bedelinin tazminat olarak tahsil edileceği hususları kararlaştırılmıştır. Davalı idare 21.05.2010 tarihi itibariyle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmiştir.
Sözleşmenin feshi durumunda davalı kiracının tazminat ve cezai şart ile sorumlu tutulabilmesi için öncelikle feshin davacı idare yönünden haklı nedene dayanıyor olması gerekir. Davacı idare kira bedellerinin davalı kiracı tarafından ödenmediğini belirterek sözleşmeyi feshetmiştir. Temerrüt nedeniyle tahliye ve akde aykırılık nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez. Bu itibarla davacı taraf tek yanlı ve geçersiz olarak akdi feshetmesine dayanarak davalıdan tazminat ve cezai şart isteyemez. Bu durumda mahkemece; davacının sözleşmenin 11.maddesi gereği tazminat isteminde bulunamayacağı dikkate alınarak karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’ un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’ un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu taraflar için açık olmak üzere, 26/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.