YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1093
KARAR NO : 2019/404
KARAR TARİHİ : 22.01.2019
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı … İth. İhr. Paz. Ltd. Şti. yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 22.01.2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davalılardan … vekili Av…. geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı … ile yapmış oldukları 01/02/2013 tarihli sözleşme uyarınca mülkiyeti diğer davalı …’e ait olan ve tapu da … Belediyesi, … Mevkiinde 165 sayılı parselde bulunan B Blok 1.kat 3 numarada kayıtlı bulunan meskenin tamamını davalılardan müteahhid firma ve mal sahibi adına kendisine sattığını, satış bedelinden 40.000,00 TL’yi nakden ve peşinen aldığını, tapunun devri için 27/02/2013 tarihinde davalı … başvurduğunu, davalının tapunun devredilemeyeceğini mal sahibi ile itilaflar olduğunu belirttiğini, bunun üzerinealınan paranın kendisine iade edilmesini istediğini ancak geri ödemeyi kabul etmeyen davalı ile yeni bir sözleşme imzaladıklarını ve kendisine 27/02/2013 tarihli teminat senedini verdiğini, geçen sürede tapunun devredilmediği gibi teminat senedininde ödenmediğini ileri sürerek ödediği 40.000,00 TL’nin 01/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …; davacıyı hiç tanımadığını ve aralarında hukuksal hiçbir sözleşmeninde bulunmadığını, davacıdan para almadığını bu nedenle de davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, satış sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi davaya sunulan senedin de tarafı olmadığını, diğer davalıları B blok 1 kat 3 nolu bağımsız bölümün satışı konusunda yetkilendirmediğini, bu nedenle de davacıya herhangi bir borcu olmadığı için davanın esas yönünden de reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … , … İth. İhr. Paz. Ltd. Şti.; …’in hiçbir şekilde kendi adına dava konusu taşınmazı davacıya satacağını taahhüt etmediğini, dava dilekçesi ekinde yer alan satış sözleşmeleri ve yine satış sözleşmelerine ilişkin verilen teminat senedi ile tahsil makbuzu incelendiğinde hiçbirinin şahıs sıfatı ile … tarafından imzalanmadığını, … Ltd.Şti. namına şirket imza yetkilisi olarak imzaladığını, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde de açıkça görüleceği üzere dava konusu taşınmazı inşa edip hakeden ve satmaya yetkili olanın da … Ltd.Şti. olduğunu, … yönünden davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazın yüklenici sıfatı ile davalı şirket tarafından inşa edildiğini, paylaşım ile şirketin hakkettiği ve satma hakkına haiz olduğu dairelerden olduğunu,şirketin dairenin satışı için davacı ile anlaştığını ve şu aşamada dahi davacıya tapuyu devretmeye hazır olduğunu, ancak tapu kaydından da anlaşılacağı üzere diğer davalı arsa sahibi … adına kayıtlı dava konusu taşınmazın, diğer davalı arsa sahibi tarafından şirkete devredilmediğini savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece;davalı … ve davalı … yönünden davanın reddine, davalı … İth. İhr. Paz. Ltd Şti yönünden davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL alacağın … İth. İhr. Paz. Ltd Şti ‘nden tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, harici gayrimenkul alım satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Temyize konu öncelikli uyuşmazlık; davaya bakmaya görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu hususunda toplanmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; bu kanunun birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsadığı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 3.maddesinde tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlamıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde 3.maddede tanımları verilen satıcı ve tüketici arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davaya ve taraflar arasında akdedilen harici gayrimenkul satış sözleşmesine konu taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği davalı yükleniciye düşecek mesken niteliğindeki bağımsız bölümün satışına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.
Hal böyle olunca mahkemece; re’sen gözetilmesi gereken ve kamu düzenine ilişkin olan görev konusu üzerinde durularak, 4077 sayılı Kanunun 23.maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, şimdilik davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.