Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/10912 E. 2018/12057 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10912
KARAR NO : 2018/12057
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı emlakçılar ile evinin satılması konusunda görüştüğünü, davalıların dava dışı alıcıdan aldıkları 40.000.00.-TL yi ellerinde tuttuklarını, evin devrinin yapıldığını, kendisine yeni ev aradığını, davalıların dava dışı …’in evini bulduklarını, ellerindeki 40.000.00.-TL yi bu kişiye peşinat olarak verdiklerini söylediklerini, davalıların bu bedeli evin sahibine vermediklerini, bedelini ödeyerek evi satınaldığını, suç duyurusunda bulunduğunu, icra takibi yaptığını, itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davacıdan alacaklı olduklarını, iddiayı yazılı belge ile ispatlayabileceğini, tanığa onayları olmadığını belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne ,itirazın iptaline ve asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatı alınmasına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.
Somut olayda, davalıların hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanmak suçundan yargılandıkları ve eylemin suç olmaması nedeni ile beraat ettikleri, mahkemece davacının tanık dinletme talebinin reddedildiği, Ceza Mahkemesinde dinlenen tanık beyanlarına dayanılarak davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davacının dayandığı, davalılar tarafından imzalanmış olan, davalı …’ın dava dışı …’e 40.000.00.- TL yi 20 nisan itibari ile ödeyeceğine ilişkin belge de davacının iddiaları yönünden yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmemiştir .
Anılan nedenlerle davada ispat yükü davacıda olduğuna göre, 15/12/2015 tarihli delil dilekçesinde yemin deliline de dayanan davacıya davasını ispat imkanı tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi kararın bozulmasını gerektirmiştir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.