Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/10761 E. 2018/11949 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10761
KARAR NO : 2018/11949
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının banka hesabına üç farklı tarihte toplam 47.000 TL gönderdiğini, ancak davalı ile aralarında ticari hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, parayı istemesine rağmen iade etmediğini, davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının itiraz ettiğini, itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı ile ticari bağlantısının bulunmadığını, tanıdığı dava dışı üçüncü kişi …’e iletilmek üzere davacı tarafından hesabına üç farklı tarihte arsa satış kapora bedeli ve arsa bedeli olmak üzere toplam 47.000 TL yatırıldığını, parayı dava dışı üçüncü kişiye teslim ettiğini, davacının muhatabının dava dışı … olduğunu beyan ederek davanın reddine ve kötüniyetli davacı hakkında %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davaya konu havale edilen miktar dava dışı üçüncü kişiye teslim edildiğinden davalının malvarlığında bir artışın söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)İİK’nun 67. maddesinin ikinci fıkrası gereğince alacaklının kötüniyet tazminatına mahkum edilebilmesi için, icra takibinde haksız olmasının yanında kötüniyetli olması da gereklidir. Eldeki davada davacının kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Mahkemece değinilen bu yön göz ardı edilerek davacı aleyhine yazılı şekilde tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ : Yukarıda 1.bentte belirtilen nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte belirtilen nedenle temyiz olunan hükmün ikinci fıkrasında yer alan ”Davacı tarafın takipte haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varılmakla … 2. İcra Müdürlüğünün 2015/177 Esas sayılı dosyasına konu asıl alacak miktarı olan 47.000,00 TL nin %20 si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine,” ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine “Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.