Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/10279 E. 2019/276 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10279
KARAR NO : 2019/276
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl dava: menfi tespit, birleşen dava: istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; asıl davada; davaya konu taşınmazı tahliye ettiklerini, davalı tarafa verilen çeklerin bedelsiz kaldığını, kira bedellerinin ödenmiş olduğunu, bir kısım çeklerin davalının elinde olduğunu ileri sürerek, davalının karşılıksız şerhi aldığı 30.06.2012 tarihli, 312882 nolu ve 30.000 TL bedelli, 10.07.2012 tarihli, 312883 nolu ve 30.000 TL bedelli, 20.07.2012 tarihli, 313682 nolu ve 163.200 TL bedelli, 20.07.2012 tarihli, 315954 nolu ve 30.000 TL bedelli, 20.07.2012 tarihli, 319958 nolu ve 30.000 TL bedelli, 20.07.2012 tarihli, 315956 nolu ve 30.000 TL bedelli, 30.08.2012 tarihli, 315973 nolu ve 80.000 TL bedelli, 15.09.2012 tarihli, 315974 nolu ve 83.200 TL bedelli, 8 adet çek yönünden borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davacı birleşen davada; … . İcra Müdürlüğü’ nün 2012/21680 E. Sayılı dosyasına yapılan ödemelerin istirdatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; dava dilekçesinde talep edilen 8 adet çek yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 141.117 TL nin istirdatına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4.maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir. Asıl ve birleşen dava kiracı tarafından kiraya veren aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Davacının kira ilişkisinden kaynaklanan talebininin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi görevi 6100 Sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında Sulh Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Bu nedenle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esasının incelenmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298/2. maddesinde; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun hükmün tashihi başlıklı 304.maddesinde “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.”, hükmün tavzihi başlıklı 305.maddesinde “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.”, tavzih talebi ve usulü başlıklı 306.maddesinde “Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar.” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda anılan 6100 sayılı HMK’nun ilgili maddelerine göre gerek tashih yolu ile gerekse tavzih yolu ile hüküm fıkrası sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez
Somut olayda; Mahkemece kısa karar ve gerekçeli kararda 8 adet çek yönünden menfi tespit talebi kabul edilmiş olduğu halde, hükmün tashihi yolu ile 30.06.2012 tarihli, 312882 nolu ve 30.000 TL bedelli, 10.07.2012 tarihli, 312883 nolu ve 30.000 TL bedelli çek yönünden verilen karar hüküm fıkrasından çıkarılmış ve bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
Buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre, açıklanan hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir.
2-) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.