Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/9707 E. 2016/16805 K. 28.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9707
KARAR NO : 2016/16805
KARAR TARİHİ : 28.12.2016

MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2000 yılında evlendiklerini, 2001 yılında boşandıklarını fakat fiilen birlikte olmaya devam ettiklerini bu birliktelikten 12/08/2002 doğumlu … adlı müşterek çocuklarının bulunduğunu, …’ın halihazırda Kıbrıs’ta lisede okumak suretiyle eğitimine devam ettiğini, davalının müşterek çocuğun masraflarına katılmadığını, müvekkilinin de halihazırda düzenli bir işi ve gelirinin bulunmadığını, bu nedenle müşterek çocuk için aylık 500 TL nafaka takdir edilerek davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; düzenli bir işinin ve gelirinin bulunmadığını, inşaatlarda iş bulduğu zaman çalışabildiğini, müşterek çocuk yanına geldiğinde onun masraflarını karşıladığını ve giderken onu gönderdiğini, davacının maddi durumunun iyi olduğunu, talep edilen nafakayı ödemesinin mümkün olmadığını, düzenli bir iş bulduğu takdirde çocuğuna nafaka ödeyebileceğini, sonuçta …’ın kendisinin tek çocuğu olduğunu, ona maddi destekte bulunamadığı için kendisinin de psikolojisinin bozulduğunu, bir baba olarak bu duruma düştüğü için üzgün olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; tarafların müşterek çocuğu 12/08/2002 doğumlu …’ için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 150 TL iştirak nafakası takdiri ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, iştirak nafakası istemine ilişkindir.
TMK. 182/2.maddesine göre; “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır”.Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur” (TMK. 330/1).
İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir.Taraflar hakkında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasından; davacının ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı, kirada oturduğu, davalının ise inşaat işçisi olduğu, aylık 800 TL gelirinin olduğu, kirada oturduğu tespit edilmiştir.Somut olayda, davalı babanın gelirinin az bulunması veya gelirinin bulunmaması davalı babayı nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. En azından asgari ücret seviyesinde gelirinin bulunduğunun kabul edilmesi gerekir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde daha yüksek bir miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile müşterek çocuk için az miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.