Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/9179 E. 2016/12709 K. 10.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9179
KARAR NO : 2016/12709
KARAR TARİHİ : 10.11.2016

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Salihli Aile Mahkemesi’nin 2013/279 Esas, 2014/392 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma ile müşterek çocukların velayetlerinin müvekkiline verildiğini, müşterek çocuklardan Nurten Ece’nin hasta olduğunu ve sol akciğer alt lobda konjenital kist olması nedeni ile “sürekli tıbbı takibi”nin yapıldığını, tarafların boşanmış olsa bile müşterek çocukların giderlerine katlanmak zorunda olduğunu, beyanla müşterek çocuklardan herbiri için yargılama sürecinde 500’er TL tedbir, karar kesinleştiğinde her bir çoçuk için 500 TL iştirak nafakası talebinde bulunmuştur .
Davalı vekili ; Taraflar arasında halen görülmekte olan velayet ve nafakaya ilişkin dava olduğunu derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, Salihli Aile mahkemesinin 2013/279-2014/392 E.K sayılı ilamının henüz kesinleşmediğini, ayrıca davacının söz konusu boşanma davasında tedbir ve iştirak nafakası talep etmediğini, kaldı ki talep edilen miktarın fahiş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir .
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, Müşterek çocuklar Nurten Ece ve Ecenaz için takdir edilen ayrı ayrı aylık 250,00 ‘şer TL iştirak nafakasının boşanma kararının kesinleştiği tarih olan 08/09/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; sözkonusu karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
I-) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
II-)Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ;

1-)Türk Medeni Kanunu’nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi)
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi)
TMK.’nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.
Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı babanın öğretmen olduğu ve aylık ek ders ödemeleriyle 3000 TL’ye yakın maaş aldığı, davalı annenin de öğretmen olduğu 2003 ve 2006 doğumlu müşterek çoçukların dava tarihi itibariyle , 4 ve 7 . sınıf öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, müşterek çocukların yaşları ve ihtiyaçları nazara alındığında mahkemece takdir edilen nafaka miktarı azdır. O halde, davalı annenin tespit edilen geliri ile orantılı olacak şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-) 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İBK.’na göre nafakaya dair taleplerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; sözkonusu içtihat doğrultusunda, dava tarihinden itibaren tedbir, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakasına hükmolunması gerekirken, boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakasına hükmedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda I.bentde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, II.bentde açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.