Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/8214 E. 2018/486 K. 22.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8214
KARAR NO : 2018/486
KARAR TARİHİ : 22.01.2018

MAHKEMESİ : …ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki … senedine dayalı … davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı … ile evlendikleri sırada … eşya senedi düzenlendiğini, senette belirtilen eşya ve …lerin boşanma halinde kız tarafına verileceğinin belirtildiğini, ancak davalıların eşyaları ve …leri teslim etmediklerini, bu nedenle davalılar aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını neticede açılan davanın takipsiz bırakılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, … olarak verilen eşyaların değerleri ve … eşyalarının mevcut değerlerinin bilinmemesi nedeniyle, belirsiz … olarak talepte bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.400,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davanın belirsiz … davası olarak açılamayacağını, dayanak senet aslının mahkemeye ibraz edilmesi gerektiğini, senette adı geçen ve murisleri olan …’in imzasına itiraz ettiklerini, mirasçılar aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacının annesine yardım bahanesi ile evden ayrıldığını ve bir daha müşterek konuta dönmediğini giderken …leri üzerinde götürdüğünü, ayrıca eşyaların teslim alındığının senette yazılı olmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; davacının aynı … senedine dayanarak davalılar aleyhine daha önce de dava açtığı açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek sonuçlandırıldığı, belirtilen dosyada, … senedinde yazılı eşyalar ile … eşyalarının değerleri konusunda alınan bilirkişi raporu bulunduğundan davacının davasını belirsiz … davası olarak açamayacağı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dava: … senedine dayalı … ve eşya bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davanın belirsiz … davası olarak açılıp açılamayacağı, mahkemece davanın belirsiz … davası olarak açılamayacağı sonucuna varıldığında; dava türüne yönelik hukuki yarar şartının sonradan tamamlanabilir bir dava şartı olup, olmadığı hususlarına ilişkindir.
“Belirsiz … Davası” türü 6100 sayılı HMK’nun 107.maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, …lı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz … davası açabilir. (fıkra 1) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (fıkra 2) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. (fıkra 3)
Belirsiz … davası, davacının talep edeceği miktarı asgari olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağın tamamını tam olarak tespit edemediği ve özellikle zararın baştan belirlenemediği, bunun objektif olarak imkansız olduğu ve ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde söz konusu olabilir. Belirsiz … davasında iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebin artırılabilmesi olanağından yararlanabilmek için, artırma talebinin yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda yapılması gerekir. Davanın açıldığı tarihte … belirli ise, artık davanın belirsiz … davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
Bir davada belirsiz taleplere yönelik olarak hakimin HMK”nun 31. maddesi gereğince taraflara açıklama yaptırabilme soru sorabilme ve delil bildirilmesini isteme yetki ve görevi verilmiştir. Bu nedenle davanın belirsiz … davası olarak açılmış olması halinde hukuki yarar şartının tamamlanabilir olduğunun kabulü gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/469 Esas sayılı dosyası üzerinden aynı … senedine dayalı olarak davalılar aleyhine dava açtığı, talep miktarını 25.700,00 TL olarak gösterdiği , yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile senede konu … ve eşyaların bedellerinin 23.200,00 TL olarak tespit olunduğu, ancak dosyanın işlemsiz bırakılması nedeniyle 27.10.2014 tarih, 2012/469 Esas, 2014/217 Karar sayılı ilam ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın 05/12/2014 tarihinde kesinleştiği, davacının akabinde 20.10.2014 tarihinde temyize konu eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davacı, temyize konu dava ile; … eşyası olarak verilen eşyaların değeri ve … eşyalarının işçilik ücreti ve mevcut değerlerinin bilinmediğini bu nedenle davanın belirsiz … olarak açıldığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak … ve eşya değeri olan 1.400,00 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir. Talep şeklinden de anlaşıldığı üzere davacı davasını belirsiz … davası olarak açmıştır.
İstem; … ve eşyaların aynen değil sadece bedellerinin tahsiline ilişkin olup, bu istemler bakımından alacağın belirlenebilir olup olmadığı noktasında objektif koşullara göre değerlendirme yapılması gerekir. Daha açık bir ifade ile davacının yeterli hukuk bilgisine ve hesap yapabilme yeteneğine sahip olması halinde dahi yargılama yapılmaksızın uyuşmazlığa konu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin bir biçimde belirlenmesinin davacıdan beklenip beklenemeyeceğinin belirlenmesi şarttır.
Bu noktada belirsiz … davası koşullarının, bu arada objektiflik unsurunun … ve … eşyası …larına ilişkin davalarda nasıl anlaşılması gerektiği konusunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Belirtilen konulu davalarda uyuşmazlığın çözümü için; eşyaların adet ve niteliği, piyasadaki ilk alımları sırasındaki rayiç değerleri, kullanım ile yıpranacak olanların değer kaybı ve zamanla değer kazananların fiyat artışı ve buna göre dava tarihi itibari ile bedellerinin tespiti gerekmektedir. Davacının … eşyaları yönünden hiç bir araştırma yapmaksızın bir çok kaynaktan ( internet, kuyumcu vs.) …lerin ayar ve gramına göre değerini belirleyebileceği; … eşyaları bakımından da basit bir piyasa araştırması ile edineceği bilgi çerçevesinde yapılacak hesaplama ile eşyaların belirtilen şekilde değerini ortaya koyabilecektir. Zaten, davacının bilgi ve donanım eksikliği nedeniyle ya da karmaşık işlem gerektirdiği gerekçesiyle bilirkişi raporu alınmasının gerektiği her durumda alacağın belirsiz olduğunu söylemenin belirsiz … davasının düzenleniş amacına uygun düşmeyeceği de yadsınamaz bir gerçektir. Bu haliyle, davanın açıldığı tarihte alacağın belirlenebilir olduğu açıktır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlık yeniden değerlendirildiğinde; davaya konu … senedinde, …lerin, miktar ve nitelikleri ile değerleri yine eşyaların adet ve modellerinin ve değerlerinin belirtilmediği ancak, daha önce açılan davada davacının alacağın değerini belirterek dava açtığı, her ne kadar alınan bilirkişi raporunun duruşma sırasında davacı tarafa elden verilmek suretiyle tebliğ edildiği ve rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre verildiği ancak, davacı tarafından bilirkişi raporuna yönelik beyanda bulunmadığı, sürenin ilk kez verilmiş olması ve verilen sürenin kesin olduğunun ve süresinde beyanda bulunulmaması halinde hukuki sonucunun ne olacağı belirtilmediğinden mahkemece yapılan ihtarat geçerli olmadığından davacının bilirkişi raporunu kabul ettiği ve yine daha önce açılan davanın esastan değil, açılmamış sayılmasına dair verilen usuli karar ile sonuçlanmış olması nedeniyle dava konusu … ve eşyaların miktar ve değeri yönünden taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulduğu söylenemeyecektir. Her ne kadar daha önce açılan dava, taraflar arasında bir tespit hükmü etkisi doğurmayacak ise de; … miktar ve değerinin, dava dilekçesinde gösterilmek suretiyle davacı tarafça davanın başından itibaren belirlendiği nazara alındığında, temyiz incelemesine konu eldeki davada da aynı senede dayanılmış olup, alacağın davacı yönünden belirlenmesinde imkansızlık veya güçlük bulunmadığının artık kabulü gerekir.
Bu itibarla; davanın belirsiz ya da kısmi olarak açıldığı durumlarda mahkemece, davacıya davayı aydınlatma ödevi kapsamında bir süre verilerek dava değerini belirlemek ve belirlenen değer üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/1-a ve 30. maddeleri uyarınca peşin 1/4 nispi ilâm harcını yatırması/ tamamlaması için uygun ve yasal süre verilmesi, harcın yatırılması halinde talebin esasının incelenip sonucuna uygun karar verilmesi, yatırılmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, eksikliğin tamamlanabilir bir eksiklik olduğu gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.