Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/7570 E. 2017/2736 K. 08.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7570
KARAR NO : 2017/2736
KARAR TARİHİ : 08.03.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.’nun 438.maddesinde öngörülen duruşma sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 21.220 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altındadır.
Bu nedenle duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili olan davacı ile davalının kardeş olup, murislerine ait dava konusu taşınmazı diğer hissedarlar ile birlikte 3. kişi alıcıya sattıklarını, ancak davalının davacının hissesine düşen satış bedelini aldığı halde davacıya ödemediğini, bu bedelin tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki tüm miras hisselerini önceden satın aldığını, ancak bu hisseleri kendisi de 3. şahısa satacağı için, iki kere tapu masrafının olmaması için tapuda hisseleri devralmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 16.09.2014 tarih ve 2014/4240 E. – 11853 K. sayılı kararı ile özetle; “Somut olayda; yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları, davacının lehine beyanda bulunmuşlarsa da, bu tanık beyanları yeterince doyurucu olmayıp, davacının iddiasını ispat etmekten uzaktır. Öyle ise mahkemece; bu ilke ve esaslar gözetilerek, ispat yükünün, dilekçesinde ‘yemin’ deliline de dayandığı anlaşılan davacıda olduğu kabul edilip, davacıya, davalı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi” gerektiğinden bozulmuştur.
./..
-2-

1-Mahkemece, uyulan bozma kararı gereği, davacı vekili davalı asile yemin teklif etmiş, davalı asil de kendisine teklif olunan yemini eda etmiş ve davalının eda ettiği yemine değer verilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı vekilinin dosyadaki vekaletnamesinde karşı tarafa yemin teklif etme yetkisinin bulunmadığı gözardı edilmiştir. Davacı asilin de yemin konusunu bildiğine ve onay verdiğine dair dosyada her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda, yetkisiz vekilin beyanına itibar edilerek hüküm verilemez.
Davacı vekilinin müvekkili adına yemin teklifi konusunda HMK’nın 74. maddesinde belirtilen özel yetkinin aranması gerekirken, mahkemece açıklanan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, şimdilik davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.