Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/7147 E. 2016/7384 K. 10.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7147
KARAR NO : 2016/7384
KARAR TARİHİ : 10.05.2016

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması ya da indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı dilekçesinde, davalı ile boşandıklarını, boşanma kararı gereği 1.000,00 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, 01/12/2013 tarihinde işten ayrılmak zorunda kaldığını, kira borçlarını dahi ödeyemediği, bu sebeple hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının ise Taç Spor Kulübünde tenis antrenörü olarak çalıştığını, yoksulluğunun ortadan kalktığını belirterek …1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/42 E.-2013/78 K.sayılı ilamı ile hükmolunan yoksulluk nafakanın kaldırılmasına, olmadığı takdirde, 300 TL’ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı, ancak duruşmaya katılmadığı ve kendisini bir vekille temsil ettirmediği görülmüştür.
Mahkemece, davanın kabulü ile, dava tarihiden itibaren …1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/42 E.-2013/78 K.sayılı dava dosyası ile takdir edilen aylık 1.000 TL nafakanın kaldırılmasına, ödenen önceki nafakalar için davacının istirdat davası açmakta muhtariyetine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, yoksulluk nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde indirilmesi talebine ilişkindir.
Tarafların, …1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/42 E.-2013/78 K.sayılı ilamı ile 07/05/2013 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, 26.02.2013 tarihinde yaptıkları boşanma protokolü ile, “…davacı kocanın, davalı eşe 15.03.2013 tarihinden itibaren başlamak üzere 40 ay süre ile 1000 TL tutarında (toplamda 40.000 TL) nafaka ödemesi yapacağı, davalının yeniden evlense bile bu ödemeleri yapmaya devam edeceğinin…” kararlaştırıldığı, eldeki davanın ise, 09.09.2014 tarihinde açıldığı dosya kapsamı ile sabittir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı kadının ingilizce öğretmeni olarak çalıştığı, aylık gelirinin 1.992 TL olduğu, davalı hakkında ekonomik durum araştırmasının yapılmadığı, dosyada mevcut….çıktısına göre şu an çalışmadığı, davacı tanığı olan davacının annesinin beyanına göre ise, davacının arada dublaj işleri yaptığı ve ayda 300-500 TL civarında gelir elde ettiği anlaşılmıştır.
TMK. mad. 176/lV hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”
Aynı şekilde 331.madde uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.
Davacı, 26.02.2013 tarihinde düzenlenen boşanma protokolü ile, davalı eski eşe toplamda 40.000 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul etmiş, bu tarihten kısa bir süre sonra (19 ay sonra), nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi talebinde bulunmuştur.
Ancak, 6098 sayılı BK.nun 26 ve 27.maddelerine (818 sayılı BK 19 ve 20.maddeleri) aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa nihayet yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflaradan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesi gündeme gelir.
Somut olayda, dosya içeriğinden davacının ekonomik ve sosyal durumu anlaşılamamakta; dolayısıyla da, ekonomik ve sosyal durumunda, boşanma protokolünün yapıldığı şartlara göre önemli bir değişiklik olup olmadığı değerlendirilememektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davacının, boşanma protokolünün yapıldığı andaki ve dava tarihi itibariyle ekonomik ve sosyal durumunun net bir şekilde tespit edilip, sözleşmeye bağlılık ilkesi de gözetilmek suretiyle şartlar değerlendirilip, davacının ekonomik ve mali durumunda, boşanma protokolüne uyması kendisinden beklenilemeyecek ve katlanılamayacak derecede önemli değişikliklerin olduğunun saptanması durumunda, hal ve şartlara göre, kararlaştırılan yoksulluk nafakasının da indirilebileceği de dikkate alınıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.