Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/670 E. 2016/8139 K. 25.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/670
KARAR NO : 2016/8139
KARAR TARİHİ : 25.05.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, dava dilekçesinde; davalı şirketin… numaralı abonesi olduğunu, elektrik enerjisini Yeşilhisar ilçesinde bulunan bayan kuaförü dükkanında kullandığını, davalı şirketin 14/12/2006 tarihli kaçak tespit tutanağına istinaden tahakkuk ettiği 3.279,50-TL fatura bedelini ödediğini, ancak kaçak elektrik kullanmadığını, … Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2008/14 E., 2008/32 K. sayılı ceza davasnda beraat ettiğini, kararın kesinleştiğini belirterek; 3.279,50-TL’ nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının kaçak elektrik kullanımına ilişkin karşılıksız yararlanma suçundan beraat etmişse de aynı eyleme ilişkin mühür bozma suçundan ceza aldığını, ceza davasındaki beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağını, ödemenin ihtirazi kayıt olmadan yapıldığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının, kaçak tespit tarihinden önceki ve sonraki dönem tüketim miktarlarında değişiklik bulunmadığı, ceza davasında da beraat ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hükmün davalı vekili tarafından temyizi ile, Dairemizin 12.02.2015 tarih, 2014/9992 E., 2015/2171 K. Sayılı ilamı ile; “… yukarıda açıklanan hukuki olgular dikkate alındığında, BK 53(TBK 74.)maddesine göre; ceza mahkemesince verilen beraat hükmünün görülmekte olan davada mahkemeyi bağladığından ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının görülmekte olan dava yönünden de kesin hüküm oluşacağından söz edilemez. Bu nedenle, mahkeme hükmünün gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle, dosyanın dava konusunda uzman mühendis bir bilirkişiye verilmesi, davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığının ayrı şekilde belirlenmesi, kaçak elektrik kullanıldığının tespiti halinde davalının davacıdan
talep etmede haklı olduğu kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı … kararı hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; mahkemece, yersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonunda; bilirkişi raporunda, davacının eyleminin kaçak ve usulsüz elektrik kullanımı kapsamında olduğu kabul edilmekle birlikte, kaçak tespit tutanağı öncesi günlük ortalama tüketim miktarının tutanak sonrası günlük ortalama tüketim miktarından fazla olmadığı, davacının kaçak kullanımının bulunmadığı tespiti gerekçesiyle, davanın kabulü ile; 3.279,05TL’ nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinin (a) fıkrasına göre müşterinin; “Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi” ile (b) fıkrasına göre; “Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması” kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda; 14.12.2006 tarihli tarihli Kaçak Elektrik Tespit Tutanağında, sayacın üst kısmından delik olarak kullanıldığı, bakanlık mühürlerinin sağlam olduğu, fakat kapak mührünün olmadığının tespit edildiği; tanık sıfatıyla dinlenen tutanak mümzilerinin tutanağın içeriğinin doğru olduğunu beyan ettikleri, nitekim tespit tutanağının altının davacı tarafından kullanıcı olarak imzalandığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; sayaca müdahale edildiğine ilişkin tespit tutanağı ile kaçak elektrik kullanımı sabit olup; mahkemece, dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, talep edilen kaçak elektrik bedelinin yönetmelik ve kurul kararlarında açıklanan yöntemle hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.