Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/6392 E. 2017/2766 K. 08.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6392
KARAR NO : 2017/2766
KARAR TARİHİ : 08.03.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; 29.12.2006 tarihinde davacılardan …’nün Belediye Lojmanının bahçesinde kesilen kavak ağacının üzerine düşmesi sonucu ağır yaralandığını, davalıların gereken önlemi almadıkları için olayın meydana geldiğini, uzun süren bir tedavi süreci gerçekleştiğini, masrafların tamamının … tarafından karşılanmadığını, ileri derecede Yunanca bilen ve tercümanlık yapan davacının tekrar çalışma ve ek gelir elde etme şansı kalmadığını, uzun süre yatağa bağlı kaldığını, güç kaybı yaşadığını, aile ilişkileri ve sosyal hayatta sıkıntılar yaşadığını belirterek, ayrıca eşi olan diğer davacı …’nün de süreçten maddi ve manevi olarak etkilendiğini ileri sürerek; davacı … için 25.000 TL manevi, 500 TL maddi tazminatın, eşi davacı … için 5.000 TL manevi, 500 TL maddi tazminatın ve diğer masraflarla birlikte toplam 32.211,10 TL (ıslah ile 129.834,47 TL) tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Belediyesi; hizmet kusuruna dayandığından idari yargının görevli olduğunu, olayın davalının değil davacının kusuru nedeniyle gerçekleştiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Diğer Davalılar (…Peyzaj Ltd. vd.); kendilerinin her türlü tedbiri aldıklarını, davacının dikkatsizlikle kesim sahasına girip zarar gördüğünü, 1948 doğumlu bir kimsenin muhtemelen emekli olduğu ve gelir kaybına uğramayacağını, çalışanların kaza sonrası davacı … ile ilgilendiklerini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 99.634,47 TL maddi tazminat ile davacı … için 20.000 TL, … için 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş,

verilen hükmün davalılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin, 19.12.2013 gün ve2013/14806 E. 2013/18303 K. Sayılı kararı ve “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davada, davacılardan … için de 200 TL maddi tazminat talebinde bulunulmuş olup, mahkemece bu talebe ilişkin olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca; BK.nun 47.maddesine göre; manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya vücut bütünlüğü ihlal edilen (yaralanan/hastalanan) kişiye aittir. BK.nun 47.maddesindeki açık ifade karşısında zarar görenin yakınlarının yansıma yoluyla manevi tazminat isteyebilmelerini kabul etmek maddeyi zorlamak olacaktır.
Somut olayda, davacılardan … lehine olay nedeniyle manevi tazminata hükmedilmiş ise de, eşinin yaralanmasından dolayı ruhsal sağlığının ağır şekilde bozularak şok geçirip tedavi olmak zorunda kaldığını iddia ve ispat etmiş değildir. Ayrıca, BK.nun 47.maddesinde cismani zarar halinde sadece zarar görene tazminat hakkı verilmiştir. Bu durumda karşısında BK 47.maddesindeki koşulları taşımayan talebinin reddi gerekirken, kabulü yönünden hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak, davacı …’in olay nedeniyle %32 oranında beden gücü kaybı oluşturacak şekilde yaralandığı Adli Tıp Raporu ile sabittir.
Mahkemece hükme esas alınan aktüerya hesabı bilirkişisi tarafından hazırlanan 08.03.2013 tarihli ek rapora ilişkin ise; davalı ….Şti. vd. vekili dosyaya sunduğu 18.03.2013 tarihli dilekçe ile rapora itirazlarını gerekçeleri ile bildirdiği görülmektedir.
Bu durumda, hükme esas alınan ek bilirkişi raporuna gerekçeleri de gösterilmek suretiyle itiraz olunduğundan HUMK.nun 283.md. (6100 sayılı …nun 281.md.) itirazların mutlaka karşılanması gerektiği (HGK 25.05.2011 gün ve 19-306/son 358 Karar) gözetilerek mahkemece, itirazları da değerlendirecek şekilde taraf ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmelidir….” gerekçesi ile bozularak, mahkemesine iade edilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulması neticesinde yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile 1-Davacı …’nün manevi tazminat talebinin reddine,
2-Davacı …’nün üzerine ağaç devrilmesi sonucu yaralanması sebebiyle, 57.283,96 tl maddi tazminatın 29/12/2006 dan işleyecek kanuni faizi ile birlikte müteselsilen davalılardan alınıp Davacı … Görgülüye ödenmesine, 3-19/03/2013 tarihli kararın Sait Görgülüye 20.000,00TL manevi tazminat ödenmesiyle ilgili hükmünün kesinleştiğinin açıklanmasına karar verilmiş, verilen bu hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece verilen ikinci hükmün temyiz incelemesinde de;
“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, dosyanın incelenmesinden, aktüerya bilirkişi tarafından CSO-1980 yaşam tablosu esas alınarak, maddi tazminat tutarının 57.283 TL olduğu hesaplanmış, mahkeme tarafından da bu rapor esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir.

O halde mahkemece, PMF-1931 yaşam tablosu esas alınarak belirlenecek tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile fazla miktarda tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı üzerine mahkemece; PMF-1931 yaşam tablosu esas alınarak bilirkişi raporu aldırıldığı, raporda belirtilen miktar üzerinden davacının daha önceki kararlarda kusurunun bulunmadığı ve bu hususun kesinleşmiş olduğu belirtilerek müterafik kusuru indirimi yapılmadan davanın kısmen kabulü ile; 1-Davacı …’nün üzerine ağaç devrilmesi sonucu yaralanması sebebiyle, 45.786,27 tl maddi tazminatın 29/12/2006 dan işleyecek kanuni faizi ile birlikte müteselsilen davalılardan alınıp davacı …’ye ödenmesine, 2-Davacı …’nün maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, 3-19/03/2013 tarihli kararın …’ye 20.000,00 TL manevi tazminat ödenmesiyle ilgili hükmünün kesinleştiğinin açıklanmasına, karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalılarca temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) TBK’nun 51/1(BK’nun 43/1)maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.”hükmü getirilmiştir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde …nun 26.02.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.05.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 01.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.05.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamlar.
Bundan ayrı olarak,bozma ilamından önce temyiz edilmiş, fakat bozma nedeni yapılmamış hususlar ile ilgili hükümler kesinleştiği için ilgili taraf yönünden usulü müktesep hak niteliğini kazanır.
Dosya kapsamından, yerel mahkemece verilen ilk hüküm öncesinde alınan kusur yönünden bilirkişi raporunda davacı …’in % 10, davalı …. Şti’nin ise % 90 kusurlu olduğunun belirlendiği, daha sonra alınan tazminat hesabı raporunda davacının % 10 oranında kusurunun belirlenen tazminattan indirildiği, davacı tarafça % 10 kusur indirimi yapılan miktar üzerinden 13/3/2013 havale tarihli ıslah dilekçesiyle % 10 kusur indirimi uygulandığı belirtilerek talepte bulunulduğu, mahkemece de davacının kusurunun bulunduğu gerekçesiyle indirim yapılarak hüküm verildiği görülmektedir.
Mahkemece verilen ilk hükmün davacı tarafça temyiz edilmediği, davalılarca temyiz edilmesi üzerine de sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, kusur oranları yönünden bozma nedeni yapılmadığı, böylelikle davalılar yönünden usulü müktesep hak niteliği kazandığı anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece, Yargıtay ilamında bozma konusu yapılmayan ve kesinleşen davacının % 10 oranında kusuru yönünden belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kusur indirimi yapılamadan tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.