Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/6048 E. 2017/9135 K. 06.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6048
KARAR NO : 2017/9135
KARAR TARİHİ : 06.06.2017

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki ziynet eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 06.06.2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı as.Av…. Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra) (taraflardan kimsenin gelmediği anlaşılmakla) işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; tarafların boşandıklarını, davacıya düğünde takılan takıların ve ziynet eşyalarının düğünü müteakip otelin kasasına bırakıldığını, daha sonrasında davacı tarafından hiç görülmediğini, davalının kardeşi …’nın bankacı olması hasabiyle bu ziynet eşyalarını banka kasasında sakladığı duyumunun alınmış olmasına rağmen takıların ve ziynet eşyalarının akibeti konusunda bilgilerinin bulunmadığını, düğün esnasında müvekkiline takılan altınların aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde ziynet eşyalarının değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; açılan davayı kabul etmediklerini, zira davacının müşterek haneyi terk ettiği sırada ziynet eşyalarını da alarak gittiğini, hatta müvekkilinin evlilik alyansı ve çocuğun doğumu sırasında takılan altınları da beraberinde götürdüğünü, takılan çeyrek altınların bir kısmının doğum masrafları ile davacının isteği ile kullanıldığını, miktar bildirmelerinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, düğünde takılan ve davacının kişisel malı olan ziynet eşyalarının ve takıların bir kısmının tarafların mutabakatı ile davalı tarafından bozdurularak doğum ve borçlar için sarf edildiği, davalı tarafın kabulüne göre bozdurulan altınların çeyrek altınlara ilişkin olduğu dikkate alınmak suretiyle tanıkların birbirleriyle çelişkili ve tutarsız ifadeleri karşısında bilirkişi tarafından belirlenen altın ve takılardan çeyrek altınlar (7.191,00 TL) hariç tutulmak suretiyle tespit edilen altın ve takıların davacıda olmadığı kanaatine varılarak aynen
iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 18.267,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacıya ödenmesi gerektiğine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Bu bağlamda davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alınıp, bozdurulduğunu ispat yükü altındadır.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.
Somut olayda, davalı tarafın ikrarı ile davacı kadına ait düğünde takılan bir kısım çeyrek altınların davalı koca tarafından bozdurulduğu kanıtlanmıştır. Mahkemece bozdurulan altınların çeyrek altınlara ilişkin olduğu kabul edilerek bu altınlar hariç tutularak hüküm tesis edilmiştir. Oysa ki ispat yükü kendisine geçen davalı koca, davacı kadının bu çeyrekleri bir daha iade edilmemek üzere kendi rızası ile verdiğini kanıtlayamamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, bilirkişi raporunda tespit edilen çeyrek altınlara yönelik isteminde kabul edilerek hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu çeyrek altınlar yönünden davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Kabule göre, hüküm kısmında kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf için hükmedilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi gerekirken mahkemece maddi hata sonucu sehven davalıdan alınarak davacıya verilmesi ilişkin husus doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.