Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/5400 E. 2016/7833 K. 23.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5400
KARAR NO : 2016/7833
KARAR TARİHİ : 23.05.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili, dava dilekçesi ile; davacıların murisinin Hazineye ait bir taşınmazda gecekondusunun olduğunu, gecekondu imar yolunda kaldığından tahsis hakkının Belediye Encümeninin kararı ile 16 sayılı parsele aktarıldığını,davacıların davalıya ait olan bu parseli bedel ödeyerek satın aldıklarını, davalının 04/05/1998 tarihinde ferağ verdiğini, tapuda intikal yapıldığını; yolsuz tescil nedeni ile davalının davacılara açtığı tapu iptali ve tescil davasının kabul edildiğini, 16 sayılı parselin davalı adına tescil edildiğini,anılan bu kararın 20/06/2006 tarihinde kesinleştiğini; ödenen bedelin iade edilmediğini, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden şimdilik 10.000.00.- TL nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacıların 20/06/2006 tarihinde bedeli isteme haklarını öğrendikleri, sebepsiz zenginleşme nedeni ile zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğu, zamanaşımının dolduğu gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Zamanaşımı, bir talep ve dava hakkının kanunda belirtilen süre içerisinde kullanılmaması halinde, usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe imkanı veren bir hukuk kurumudur.
Dosyada yeralan delillerden, 16 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından davacılara 04/05/1998 tarihinde resmi senet ile satıldığı, ferağ verildiği, daha sonra davalı tarafından davacılar aleyhine yolsuz tescil nedeni ile tapu iptali ve tescil davası açıldığı, davanın kabul edildiği, anılan bu kararın 20/06/2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacılar ile davalı arasında sözleşme ilişkisi vardır. HGK nun 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E -2007/350 K sayılı kararında sözleşme niteliğindeki uyuşmazlıkta fazla ödenen paranın geri alınmasının sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle, TBK’nun 146.(BK. 125.) maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, alacağın ise tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın kesinleşmesi ile muaccel olacağı , kesinleşme tarihi olan 20/06/2006 ile dava tarihi olan 31/12/2013 arasında ise 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; anılan ilkelere göre yapılacak yargılama sonunda esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.