Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/3844 E. 2016/7296 K. 09.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3844
KARAR NO : 2016/7296
KARAR TARİHİ : 09.05.2016

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye verildiğini, davacı lehine 200 TL yoksulluk ve müşterek dört çocuk için 100’er TL işrak nafakasına hükmedildiğini, … 4. Aile Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli kararı ile davalının baskı ve tehdidi ile davacının cehaleti sonucu yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırıldığını, davacının ortopedik engelinin bulunduğunu, iki çocuğun öğrenci olduğunu, diğer iki çocuğun da dudak ve damak yırtıkları nedeni ile devamlı operasyon geçirdiklerini, davacının geliri olmadığını belirterek davacı lehine aylık 600 TL yoksulluk ve müşterek dört çocuk için aylık 350’şer TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; yeniden evlendiğini, kredi borçları olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yoksulluk nafakası talebinin reddine ve Asiye için 200 TL, … ve .. için 160’ar TL iştirak nafakası takdir edilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin iştirak nafakasına ilişkin itirazları yönünden ise;
Türk Medeni Kanunu’nun 182/2.maddesi ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen anne babanın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün geliri gözönünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan nafaka takdirinde velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Somut olayda, tarafların … 4. Aile Mahkemesinin 2014/1217 Esas ve 2014/1145 Karar sayılı 18.12.2014 tarihli kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, davacı lehine 200 TL yoksulluk ve müşterek çocuklar lehine 100’er TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 21.01.2015 tarihinde kesinleştiği, … 4. Aile Mahkemesinin 2015/235 Esas ve 2015/582 Karar sayılı 21.05.2015 tarihli kararı ile doyada davalı olan annenin kabulü ile yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılmasına karar verildiği, kararın 15.07.2015 tarihinde kesinleştiği, davacının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, 400 TL kira ödediği, ayağında protez olduğu, % 31 engelli olduğu, davalının şeker fabrikasında işçi olduğu, 3.224 TL maaş aldığı, 300 TL kira ödediği, evli olduğu, müşterek çocuklardan…e ve …’nın öğrenci oldukları ve sırasıyla 1999 ve 2006 doğumlu oldukları, diğer iki çocuk … ve..’nın 2014 doğumlu ve ikiz oldukları, işitme kaybı ile dudak ve damakta anatomik kayıp olduğuna ilişkin hastane raporu olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bilgiler ışığında tarafların gerçekleşen sosyal ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, özellikle çocukların yaşlarına, sağlık durumlarının özelliğine, bakım ve tedavi masraflarına, ihtiyaç durumuna göre takdir edilen iştirak nafakası miktarı az bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; çocukların yaşları, sağlık durumları, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek ve TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha uygun bir iştirak nafakasına hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.