Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/350 E. 2016/15549 K. 20.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/350
KARAR NO : 2016/15549
KARAR TARİHİ : 20.12.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptal-tescil-alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 20/12/2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalılar vekili Av…. geldi. Karşı taraf davacı asil … geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduklarını, davacının 24.03.2010 tarihli sözleşme gereğince dava konusu taşınmazlar ve araçlar üzerindeki hisselerini 700.000TL karşılığında davalılara devrettiğini, tarafların devirden önce birlikte çalıştıklarını, taraflar arasındaki problemler nedeniyle büyük sıkıntı içerisinde olan davacının taşınmazlardaki ve araçlardaki hisselerini davalıların belirledikleri düşük fiyatla satmak zorunda kaldığını, davalıların protokolde belirlenen 700.000TL’nin 320.000TL’sini ödediklerini bakiye 380.000TL’yi ödemediklerini, taşınmazlar ve araç devir işlemlerinin hata, hile ve gabin nedeniyle bağlayıcı olmadığını ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali, araç tescil kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, bu talep kabul edilmediği taktirde eksik ödenen devir bedeli 380.000-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddiasının doğru olmadığını, tarafların bir araya gelerek ortaklığı sonlandırdıklarını, bu hususa ilişkin olarak 24/03/2010 tarihli protokol düzenlediklerini, protokol gereğince davacının hak etmiş olduğu 700.000-TL’nin kendisine ödendiğini, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların ortaklık içinde bulunan menkul ve gayrimenkullerin devri için aralarında 24/03/2010 tarihinde protokol düzenledikleri, sözleşmeye göre davalılar tarafından davacı tarafa 700.000-TL ödenmesi gerektiği, davalı tarafın davacının da kabulünde olan

323.000-TL dışında 377.000-TL’yi ödediklerine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunamadıkları, davacıya teklif edilen yemine göre de davacı tarafın 377.000-TL alacağının bulunduğu, bu bağlamda davacı tarafın alacak davasının 377.000-TL üzerinden kısmen kabulüne, devir işlemlerini hata ve hileyle yapıldığı ve bu nedenlerle davacı tarafa iadesine yönelik talebin ise subuta ermediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 377.000-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Taraflar arasında düzenlenen 24/03/2010 tarihli protokol incelendiğinde; protokolün 4. maddesinde davacının taşınmazlardaki hisselerini davalılara 500.000 TL peşin,200.000TL , 20 ay taksitle aylık 10.000TL taksitle devredildiği belirtilmiştir. Davalılar, davacıya 10.000TL daha ödediklerini belirtmişler ve buna ilişkin ” 13.10.2010 tarihinde …’den 10.000 TL aldım” beyanlarını içeren davacının isminin yazdığı ve imzasının bulunduğu belgeyi delil olarak sunmuşlardır. Mahkemece bu belge ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hayatın olağan akışı içinde kişinin sözleşmeye dayalı borcu varsa, sözleşme tarihinden sonra yapılan ödemeler bu borcun ödendiğine karine kabul edilir başka bir deyişle sözleşme sonrası yapılan ödeme sözleşme gereği yapılmış sayılır. Bunun aksini ödemenin sözleşme gereğince yapılmadığını iddia eden taraftadır. Mahkemece, davalılar tarafından sunulan bu belgenin sözleşmedeki bedele istinaden yapılıp yapılmadığı hususunda mahkemece bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, davalılar tarafından sunulan belgedeki ödemenin sözleşmedeki bedele istinaden yapılıp yapılmadığı hususunun toplanan delillere göre değerlendirilip eğer yapıldığı kabul edilirse hükmedilen bedelden düşülmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SON UÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraflar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.