Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/3017 E. 2016/14217 K. 08.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3017
KARAR NO : 2016/14217
KARAR TARİHİ : 08.12.2016

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, …’ ve …’ nolu elektrik abonelikleri nedeniyle düzenlenen faturalarda davalının haksız olarak kayıp-kaçak bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla , abonelik tarihi ile sınırlı olarak dava tarihinden geriye doğru on yıllık dönemde haksız tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinden 1.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 23.11.2015 harç tarihli dilekçe ile talebini 13.707 TL’ye yükseltmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Dava, 6335 sayılı yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddelerinin yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır.
Anılan Yasanın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiş; müteakip 5. maddesinde ise, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılır… Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, olarak tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davaya konu aboneliklerden …’ nolu abonelik ticarethane aboneliği olduğundan, bu aboneliğe ilişkin uyuşmazlık; ticari mahiyette olup, bu abonelik yönünden davanın çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içerisindedir.Davaya konu aboneliklerden …’ nolu abonelik ise mesken aboneliğe ilişkin olup, davacı yukarıda anılan 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici sıfatını taşıdığından, olayda 6502 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Buna göre, bu abonelik yönünden davanın çözümü Tüketici Mahkemesinin görevi içerisindedir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Görevle ilgili konularda kazanılmış hak söz konusu olmaz.Hal böyle olunca, mahkemece; …’ nolu abonelik yönünden uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, o yerde ayrı bir Ticaret Mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, yok ise davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılacağına karar verilerek, Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması , 11918015 nolu abonelik yönünden ise; uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, o yerde ayrı bir Tüketici Mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, yok ise bu abonelik yönünden tefrik kararı verilip, davanın ayrı bir esasa kaydı yapılarak, davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılacağına karar verilmesi ve Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde her iki abonelik yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak işin esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.