Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/22743 E. 2019/6684 K. 16.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/22743
KARAR NO : 2019/6684
KARAR TARİHİ : 16.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, 16/07/2013 tarihinde … köyünde 59/60 numaralı orman bölmesinde elektrik direğinden kıvılcım çıkması nedeni ile yangın başladığını, yangının bir uçak,iki helikopter, on bir arazöz, iki dozer ve yer ekibi ile söndürüldüğünü, davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek; şimdilik, 120.730.07-TL’nin olay tarihinden yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir .
Mahkemece; ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklandığı iddia olunan yangın nedeniyle, maddi zararın tazminine ilişkin bulunmaktadır.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 69’uncu ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru olarak belirlenmiştir.
Buna göre, elektrik iletim direkleri de maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan, elektrik iletim direklerinin sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266.maddesinde; hakimin, bilirkişiye başvurması gereken haller; çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren haller olarak düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun’un 281.maddesinde; mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da isteyebileceği ve gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği; ayrıca, 282. maddesinde de; hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği açıklanmıştır.
Dosyada yeralan 16/07/2013 tarihli suç tutanağında elektrik direğinin yanında yeralan kuru otların tutuşması ile yangının çıktığı belirtilmiş, keşif sırasında dinlenen tanığın beyanında olaydan bir gün önce elektrik tellerinin birbirine çarptığı, kıvılcım çıktığı ,aynı yerde ertesi gün duman çıktığı , yangının kıvılcımların olduğu yerde başladığı, ağaçların tele değdiği anlatılmıştır. Keşfe katılan … mühendisi ve yangın uzmanı bilirkişiler raporlarında, bu yangının enerji iletim hattından çıktığı olasılığının yüksek olduğunu belirtmiştir.Mahkemece, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma dosyası da dosya arasına alınarak o dosyada yeralan tüm tutanaklar da incelenmelidir .
Mahkemece yapılacak iş; uzman elektrik bilirkişilerinin de içinde bulunduğu, üç kişilik bilirkişi kurulundan olay tarihindeki mevzuat ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereği rapor alınarak, öncelikle yangının çıkış nedenini duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit etmek ve davalı … şirketinin yangının meydana gelmesinden ve dolayısıyla meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığı konusunun net olarak belirlenmesinden sonra varılacak sonuca göre hüküm kurmak olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Başkan