Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/22219 E. 2018/9674 K. 08.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/22219
KARAR NO : 2018/9674
KARAR TARİHİ : 08.10.2018

Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile 2001 yılında evlendiklerini, davalının ailesi ile eşi arasındaki dengeyi kuramadığını, evine karşı ilgisiz davrandığını, hiçbir sorumluluk duymadığını, son olarak davalının bu evliliği sürdürmek istemediğini söyleyerek babasını aradığını ve gelin kızınızı alın dediğini, bunun üzerine babası ile birlikte evden ayrılmak zorunda kaldığını ve hiçbir eşyasını alamadığını ileri sürerek, dava dilekçesi ekindeki çeyiz senedinde yazılı olan çeyiz ve ziynet eşyaları ile evlilik birliği içinde alınan genç odası, vestiyer, perde ve 4 adet halının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde güncellenmiş bedellerinin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacının kendi isteği ile tüm eşyalarını toplayıp evden ayrıldığını ve tüm eşyalarını da yanında götürdüğünü belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, çeyiz senedinde yer alan eşyaların davacının babası tarafından alınarak teslim edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve hükümde tek tek sayılan çeyiz eşyaları ile ziynet eşyasının davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, aynen iade edilmediği takdirde, bilirkişi raporunda belirtilen toplam 28.137,00 TL. nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen ya da bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
İİK’nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır.
Somut olayda, davacı tarafça dosyaya sunulan çeyiz senedinde, ziynet eşyalarının nitelik ve adet belirtilmeksizin yalnızca “3.000.000.000 (3.000 TL) değerinde ziynet eşyası” olarak belirtildiği mahkemece de hüküm kısmında yalnızca “ziynet eşyasının iadesi” şeklinde hüküm kurulduğu iadesine karar verilen ziynet eşyalarının gram ve ayarlarının gösterilmediği anlaşılmaktadır. Karar bu hali ile açık ve infaza elverişli değildir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında da, dava konusu edilen ziynet eşyalarının ayarının belirtilmediği, evlilik tarihi olan 2001 yılında karşılığı 3.000 TL olarak belirlenen ziynet eşyalarının tahmini olarak 200 grama altına denk geldiği belirtilerek, 200 gram altın üzerinden hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının ayar ve gram (özellikle ayar) niteliklerinin tespiti için deliller değerlendirilip, kuyumcu bir bilirkişiden rapor alınarak, ziynet eşyasının gram ve ayarının hükümde gösterilerek, davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK’nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Davacı, 30.09.2013 havale tarihli dilekçesi ile dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının bedeline ilişkin talebini, ileride artırmak ve harcını tamamlamak üzere şimdilik 18.650 TL olarak açıklamış ve bu bedel üzerinden harç yatırmıştır. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacının talep ettiği eşyaların bedeli 28.137,00 TL olarak belirlenmiş ve mahkemece de bu bedel üzerinden hüküm kurulmuştur. Oysa davacı taraf dava sırasında eşya bedeline ilişkin talebini ıslah etmemiştir. Davacı taraf herhangi bir ıslah dilekçesi sunmaksızın yalnızca karar tarihinden sonra (17.06.2016 tarihinde) ıslah harcı yatırmıştır.
….

Buna göre mahkemece davacının bedel iadesi yönünden talebini ıslah etmediği göz ardı edilerek, davacının talebinin (18.650 TL) dışına çıkılmak suretiyle bilirkişi raporunda belirlenen 28.137 TL üzerinden eşya bedeline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

….