YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21966
KARAR NO : 2018/12148
KARAR TARİHİ : 28.11.2018
MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının …Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/141 Esas, 2015/30 Karar sayılı dosyası ile boşandıklarını, müvekkiline düğünde ailesi ve yakınları tarafından ziynet eşyalarının takıldığını, müvekkiline ait olan bu ziynet eşyalarının müvekkiline teslim edilmediğini, bu sebeple bahsi geçen ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 5.000,00 TL. bedelin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, talep edilen ziynetlerini bir kısmının davacıya takıldığını ve bunlarında davacıda olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının ziynet eşyalarının düğünden sonra davalının annesi tarafından alındığı, ancak Kayseri’ye geldiğinde ve gezmeye giderken kullanmasına izin verildiğini iddia ettiğini,bu konuda dinlenen tanıkların anlatımları, duyuma dayanmakta olup, görgüye dayanmadiğini,tanıkların davacıdan duydukları kadarıyla bilgi sahibi olduklarından itibar edilmediğini,davacının yine davalının davacıdan boşandıktan sonra evlendiği kişinin düğün törenindeki fotoğrafları delil olarak sunmakla, kendisine takılan takıların kullanıldığını iddia etmiş isede ,ziynet eşyalarının misli eşya olması nedeniyle benzerinin temin edilmesinin mümkün olduğunu, davacı tarafın iddialarını kanıtlanmamış olması nedeniyle karşı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı vekili yemin deliline başvurmayacaklarını beyan etmesiile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde ise, davalı erkek lehine hak çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükü de erkek eşe aittir. Öteki deyişle, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkek eşe verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iade yükünden kurtulur. Davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyasının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlüdür.
Somut olayda, davacı(kadın) dava konusu edilen ziynet eşyasının davalının annesi tarafından elinden alındığını ancak Kayseri’ye geldiğinde ve gezmeye giderken kullanmasına izin verildiğini ileri sürmüş, davalı koca ise ziynet eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü iddia etmiştir. Mahkemece, davacının ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde davacıdan rızası dışında alındığı iddiasının ispatlanamadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, ziynet eşyalarının davalının ailesi tarafından rızası dışında elinden alındığı iddiasını ispat için tanık deliline dayanmıştır. Davacı tanığı … davacının ziynet eşyalarının davalının annesinde olduğunu, gezmeye gideceği zaman takıları kullanmasına izin verildiğini, gezme sonrası elinden geri alındığnı,davacının dedesi ve dayısının hediye ettiği bileziklerin dahi davalının annesinde durduğunu, davacının …’ ya hiç bir zaman bu ziynetleri götürmediğini, beyan etmişlerdir….’nın beyanına göre davacı kadının ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığını ispatlamış olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece; davacı kadına ait ziynet eşyalarının miktar ve değeri belirlendikten sonra taleple bağlı kalınmak koşulu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.