Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/21965 E. 2018/12059 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21965
KARAR NO : 2018/12059
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile tapuya kayıtlı taşınmazın haricen satışı konusunda anlaştıklarını ancak devrin sağlanmadığını, davalının kendisini oyaladığını ileri sürerek ödenen 16.500.00.-TL denkleştirici adalet ilkesine göre güncellenmesini ve bedele ödeme tarihinden yasal faiz işletilmesini talep etmiş, 31/05/2016 tarihinde talep sonucunu 43.423.52.- TL ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 43.423.52.-TL nin 31/07/2015 tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, harici satım sözleşmesine dayalı alacağın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili talebine ilişkindir.
Tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı takdirde TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunun 26. ve Noterlik Kanunun 60. Maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup geçerli bir sözleşme bulunmadığından tarafların sözleşmeye dayalı hak ve borçları da söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durumda taraflar, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak karşı tarafa ödedikleri bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, dava tarihine kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı değer belirlenirken paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, faiz, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
Mahkemece; alınan satış bedelinin, dava tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmeli; bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmelidir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmaz değer artışları sonucu elde edilen tutar adı altında hesaplanan değer de, ekonomik bir gösterge gibi ortalama alınırken gözönünde bulundurulmuştur. Rapor, bu haliyle hüküm vermeye elverişli değildir.
O halde; mahkemece, uzman bilirkişiden, çeşitli ekonomik etkenler (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs olmak üzere en az 5 etken) tek tek uygulanarak, satış bedelinin dava tarihi itibariyle ulaştığı değer, her bir dönem için ayrı ayrı hesaplanıp sonra bunların ortalaması alınmak suretiyle belirlenmesi istenerek, bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.