Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/20982 E. 2018/12874 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20982
KARAR NO : 2018/12874
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki …… tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, ……lı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 20.11.2018 tarihli …… günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av…….Çalışkan geldi. Başka gelen olmadı. Açık ……ya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiğiheyetçe zorunlu görüldüğünden Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmelerin 18.12.2018 bırakılması uygun görüldü. Belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı şirket; hakkında kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesiyle tutulan 101335 numaralı tutanak dayanak yapılarak …… 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/10533 Esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davacı şirketin tutanaktan sonradan haberdar olduğunu, tutanağın 27/06/2006 tarihinde tutulduğunu, davacı şirketin bu tarihten çok sonra kurulduğunu, tutanak tutulan şirketle davacı şirketin bir ilgisi olmadığını, davacı şirketin şu anda ticari faaliyetini durdurup aynı şirketler grubundan …… A.Ş ile birleştiğini ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespitine, takibin durdurulmasına, davacı hakkında haksız ve kötüniyetli olarak takip yapıldığından alacağın % 40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama aşamasında sunduğu dilekçe ile davacı şirketin 18.03.2011 tarihinde aynı grup içerisinde bulunan ……. Ve Tic. A.Ş ile birleştiğini, birleşme sonrası ……. Ve Tic. A.Ş’nin ise 12.12.2011 tarihinde aynı şirketler grubu içerisinde yer alan …… Ve Tic. A.Ş. ile birleştiğini, birleşilen bu şirkete ait vekaletnameyi ibraz ettiğini, bu şirket adına davaya devam edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı; davacının taraf sıfatı bulunmadığını, dava açma ehliyeti bulunmadığını, enerjinin kullanıldığı hazır beton üretim şantiyesinin dava dışı ……… ve Sanayi Limited Şirketi’nin davacı şirket tarafından devir alındığını, aynı adreste faaliyete devam edildiğini, borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; her ne kadar davacı vekili tarafından …… 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/10533 Esas sayılı dosyasıyla yapılan icra takibi sebebiyle davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti talebiyle dava açılmışsa da, …… Memurluğu’ndan gelen yazılar dikkate alındığında dava tarihi itibariyle davacı şirketin tüzel kişiliğinin sona ermiş olduğu, dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Ticaret şirketlerinin birleşmeleri, iki şekilde gerçekleşebilir;şirketler, devralma şeklinde birleşme ya da yeni kuruluş şeklinde birleşme yöntemlerinden birini tercih ederek birleşebilirler.Devralma şeklinde birleşmede, birleşmeye katılan şirketlerden birinin bünyesinde, diğer şirket ya da şirketler bir araya gelmektedir.Yeni kuruluş şeklinde birleşmede ise, birleşmeye katılan tüm şirketler,yeni kurulan bir şirket bünyesinde bir araya gelmektedir. Yeni kurulan şirket,birleşme sözleşmesinin tescilinden önce tüzel kişilik kazanmışsa, yeni kuruluş şeklinde birleşme değil, devralma şeklinde birleşme söz konusu olacaktır.
Birleşme işleminin gerçekleşebilmesi için en az iki şirketin bulunması zorunludur. Her iki tür birleşmede de bünyesinde birleşme gerçekleştirilen şirket devralan, diğerleri devrolunan olarak isimlendirilir.
Bu aşamada, taraf (davacı) sıfatı bulunmayan kişinin açmış olduğu bir davada taraf sıfatının yargılama aşamasında kazanılabilip kazanılamayacağı üzerinde de durulması gerekmektedir.
Şöyle ki; yargılama aşamasında taraf (davacı) sıfatının kazanılabilmesi mümkün ise ilgiliye mevcut dosyada bu imkanın tanınması, neticesinde taraf sıfatının kazanılması halinde davaya devam edilmesi hem 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 141/4. maddesi ve yargılamaya hakim olan ilkelerden 6100 sayılı HMK 30. maddesi (1086 sayılı HMUK m. 77) gereğince “usul ekonomisi ilkesine” uygun olacaktır.
Zira, hali hazırda davada davacı olarak bulunmayan 3. kişiye davada taraf (davacı) sıfatını kazanabilme imkanın tanınması usul ekonomisi ilkesine uygun düşer.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı şirketin, 11.03.2011 tarihinde ………ve Tic. A.Ş. ile birleştiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, bu birleşme sonucu davacı şirketin …… kaydının ne zaman terkin edildiğinin …… Müdürlüğü’den sorulması, dava tarihinden sonra kaydının terkin edilmesi durumunda mahkemece, birleşme sonucu tüm aktif ve pasifi ile davacı şirketi devralan şirketin, davaya devam edip etmeyeceğinin belirlenmesi, taraf sıfatını kazanması halinde davaya devam edilerek hasıl olacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekide hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428 inci maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.630 TL Yargıtay ……sı vekalet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.