Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/2057 E. 2017/11999 K. 14.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2057
KARAR NO : 2017/11999
KARAR TARİHİ : 14.09.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, dava dilekçesinin reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı Sayıştay Başkanlığı tarafından 2006 yılı için yapılan denetim sonucunda davacıya 2560 Sayılı Kanunu Md.10 Kapsamında denetçi olarak görev yapan davalıya 3.036,02 TL’lik kısım için tazmin kararı çıkarıldığını, Sayıştay 2. Dairesi tarafından 20/09/2010 tarih 1123 sayılı kararı ile verilen bu tazmin kararının İdare tarafından temyiz edildiğini ancak Sayıştay Temyiz Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 34381 sayılı kararı ile onandığını, karar düzeltme talebinin reddedilerek kararın kesinleştiğini, davalı denetçi … ‘a 30/12/2013 tarihli iadeli taahhütlü yazı gönderildiğini ancak buna rağmen İdareye yapılan herhangi bir ödeme olmadığını , ilerleyen süreçte davalı denetçi adına tahakkuk eden maaş alacağının ödenmeyerek borcun bir kısmına karşılık tahsil edildiğini, ancak davacının kalan kısım hakkında ödeme yapmadığından 2.562,30 TL’nin ödenmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 5. maddesi gereğince hesaplanan 2.562,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davanın reddini talep etmiştir .
Mahkemece “28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesi ile vekalet sözleşmeleri de tüketici işlemi olarak tanımlandığı ,bu doğrultuda 6502 sayılı Yasa’nın 73. maddesi gereğince davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar verilmiş; sözkonusu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir .
Uyuşmazlık 2560 Sayılı Kanunu Md.10 Kapsamında denetçi olarak görev yapan davalıya denetçi olan davalıya yersiz ödeme yapıldığı iddiasına dayalı sebebsiz zenginleşmeden doğan alacak istemine ilişkindir .
Davanın açıldığı 28.05.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmü bulunmaktadır. Kanun’un tanım başlıklı 3. maddesinin (ı) bendi, “Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (k) bendi, “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendi “Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklindedir. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. Açıklanan hususlar gözetildiğinde vekalet sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer yanın ise satıcı/sağlayıcı olması gerekir. Bu koşulların bulunması halinde tüketici işleminden ve sonuçta da görevli mahkemenin “tüketici mahkemesi” olduğundan söz edilebilecektir.
Ayrıca görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa’nın 73/1. maddesi uyarınca taraflar arasında tüketici işlemi ilişkisi mevcut olmayıp , görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir . Bu itibarla ; işin esasına girilip, sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde Tüketici mahkemesinin somut uyuşmazlıkta görevli oduğu gerekçesiyle verilen dava dilekçesinin reddine yönelik karar isabetsiz olup , bozmayı gerektirmiştir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.