Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/19452 E. 2016/14634 K. 13.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19452
KARAR NO : 2016/14634
KARAR TARİHİ : 13.12.2016

Asıl ve birleşen davada davacı … ile asıl ve birleşen davada davalılar …, … ve … aralarındaki tazminat-itirazın iptali davasına dair … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.05.2014 günlü ve 2011/412 E.-2014/342 K.sayılı hükmün bozulması hakkında dairece verilen 26.05.2015 günlü ve 2015/6929 E.-2015/9556 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin , dava dışı …’un paydaşı olduğu … ilçesi … Mah 258 ada 263 parsel sayılı taşınmazı 13/09/1996 tarihli resmi senet ile satın aldığını, satışa dayanak olan vekaletnamenin sahte olduğunu, vekaletnameyi … Noteri … ve başkatip …’un düzenlediğini, davalı …’un ise bu sahte vekaletnameyi bilerek ve isteyerek kullanan kişi olduğunu, müvekkilinin satıştan hemen sonra üzerinde otel bulunan taşınmaz için inşaata başladığını, arsa malikleri Yıldız Uçur, Saliha Uçur ve Hatice Uçur’un davalı …’a vekaletname vermediklerini iddia ederek satışın iptali yönünde dava açtıklarını, dava sonucunda davacı adına olan tapunun iptali ile payları oranında dava açan arsa sahipleri adına tescil olunduğunu, müvekkilinin gelişen bu olaylardan ağır şekilde zarar gördüğünü, müvekkilinin taşınmazı tamamen iyi niyetle satın alıp arsa değerinin çok üstünde otel inşa ettirdiğini bu nedenle de … Asliye Hukuk Mahkemesinde temliken tescil davası açtığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları kalmak kaydıyla şimdilik 300.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/638 esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; tarafça dava konusu olaya ilişkin icra dosyasına ödenen toplam 61.400,00 TL’nin tahsili için … 2. İcra Müdürlüğünün 2011/3588 Esas ve … 1. İcra Müdürlüğünün 2011/5845 Esas sayılı dosyalarıyla takip yapıldığı, davalıların takibe itiraz ettiğini belirtilerek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … cevap dilekçesinde düzenlenen sahte vekaletnameye ilişkin yargılamada ceza aldığını ancak ilgili vekaletnamedeki sahte imzaların kendisine ait olmadığını, davacı tarafın yapılan işlemlerde iyi niyetli olmadığını, kendisinin bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve Orhan Özkol vekili cevap dilekçesinde; … Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/458 esas 2008/160 karar sayılı dosyasından verilen hükmün kesinleşmediğini, taşınmaz maliklerinin ikamet ettikleri yer ile dava konusu yer arasında çok yakın mesafe bulunduğunu ve aradan geçen yıllar sonrasında işbu davanın açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkillerinin düzenlenen vekaletnamede bir kusurlarının bulunmadığını, zira taraflarla bir ilgilerinin bulunmadığını, gelişen olaylarda davacının ve paydaşların hiçbir mağduriyetlerinin olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; … Asliye Hukuk Mahkemesin 2003/107 E- 2009/582 K sayılı ilamı ile davacı adına olan tapu kaydının iptali ile hisseleri oranında arsa sahipleri olan davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, bu karar sonunda davacının vekalet ücreti ve yargılama gideri ödediği, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/607 E- 2014/231 K sayılı ilamı ile davacının temliken tescil davası açtığı, yargılama sırasında arzın bedeli olan 2.099.928,00 TL’nin mahkeme veznesine depo edildiği, taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, bu aşamada davacının depo ettiği bedel kadar ikinci kez taşınmaz için bedel ödediği ve fakirleştiğinin anlaşıldığı, bu bedelin davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerektiği, birleşen dava da ise davacının taşınmazı vekaletnameye güvenerek iyi niyetli satın alması, tapu iptal ve tescil davası sonucu aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden davacının bir kusurunun olmaması, bu bedeli davalıların eylemleri nedeniyle ödemek zorunda kaldığı gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile 2.099,928,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiş, hükmün davacı vekili, davalı … ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26.05.2015 tarih ve 2015/6929 Esas-2015/9556 Karar sayılı ilamı ile; davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin ise birleşen davaya yönelen sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı belirtilerek;

Somut olayda; (taraflar arasında görülen temliken tescil davasında arzın bedeli olarak depo edilen) davaya konu alacak miktarı, dava tarihi itibariyle, arz maliklerine ödenmemiştir. Diğer bir anlatımda, sebepsiz zenginleşme durumu, depo edilen bedelin arzın maliklerine ödenmesi durumunda gerçekleşecektir.
O halde mahkemece; eldeki davanın açıldığı 10.06.2011 tarihi itibariyle, temliken tescil davasında depo edilen arzın bedelinin bina maliklerine ödenmediği, ödemenin dava tarihinden sonra Nisan 2014’de yapıldığı anlaşılmakla, dava açma koşulları oluşmadığından davanın reddi gerekirken, davanın kabulü doğru görülmemiştir..” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiş olmakla yeniden yapılan incelemede;
Asıl dava da dava konusu, davacının sahte vekaletname ile satın aldığı taşınmazın tapusunun … .Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/107 Esas- 2009/582 Karar sayılı ilamı ile iptali ve dava dışı eski maliklere geçmesi üzerine uğranılan zararın tazminine, birleşen dava ise tapu iptal davasını sonucu dava dışı tapu kayıt maliklerine ödenmek zorunda kalınan vekalet ücreti ve yargılama gideri yönüden başlatılan takibe yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Dairemiz bozma ilamında asıl dava, sehven sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olarak nitelendirilmiştir.
Dosyadaki belgelerden ve kesinleşmiş mahkeme ilamlarından dava dışı şahıslara ait taşınmazın sahte vekaletname ile davacıya satıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı …’in yönünden haksız eylemi nedeniyle; davalı noter Işık ve noter başkatibi Mehmet Orhan yönünden ise Noterlik Kanununun 162. maddesi uyarınca sorumlulukları tartışılmalı ve bu sorumlulukları sonucu davacının uğradığı zarar nedeniyle sorumlu oldukları tazminat miktarı belirlenmedir.
Noterlik Kanunu’nun 1.maddesi gereğince; noterliğin bir kamu hizmeti niteliğinde bulunduğu, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendiren bir kurum olduğu belirtilmiştir. Görevi belge ve işlemlere resmîyet kazandırmak olan noterlerin yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluk olarak kendini göstermektedir. Noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, hâlen yürürlükte bulunan 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre: ”Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar. Noter, birinci fıkra gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir.”

Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. (Nart Serdar, Noterlerin Hukukî Sorumluluğu, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt.11 Özel s. 2009, s.425-452, Düzgün Aslan Ülgen, Noterlerin Meslekî Sorumluluk Sigortası s. 492, 494- Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.XVII, Y. 2013, s. 1-2)
Buradaki sorumluluğun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. (818 sayılı Borçlar Kanunu 55) maddesindeki sorumluluğun ağırlaştırılmış şekli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Noterlik Kanunu’nun 162.maddesinde noterin kendi yaptığı işten ve çalışanının yaptığı işten dolayı sorumluluğu düzenlenmiş ve aynı hukukî rejime tabi kılınmıştır. Bu sorumluluk adam çalıştıranın sorumluluğuna benzemez. Zira adam çalıştıranın sorumluluğunda kurtuluş kanıtı getirme imkânı sağlanmış iken, bu sorumlulukta kurtuluş kanıtı getirme imkânı tanınmamıştır. Bu yönü itibariyle ağırlaştırılmış özen yükümlülüğünün ihlâlinden kaynaklanan sorumluluk olduğu sonucuna varılmaktadır. Noter özene ilişkin genel kurtuluş kanıtı getirebilir. Noterlik Kanunu’nun 162.maddesinde kurtuluş kanıtı getirme imkânı tanınmamıştır. Noter gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.
Haksız fiil sorumluluğu, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışla diğer bir kimseye vermiş olduğu zararın giderilmesini düzenleyen sorumluluk türüdür. Haksız fiilin kurucu unsurları fiil, zarar, uygun illiyet bağı, kusur, ve hukuka aykırılıktır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda, davacının sahte vekaletname ile satın aldığı taşınmazın tapusunun iptal edilmiş olmakla uğradığı zarar nedeniyle davalıların sorumluluklarının ve sorumluluğun kapsam ve tutarı belirlenerek davacının söz konusu satış nedeniyle uğradığı zararın tam olarak tesbiti ile olayın oluş şekli itibariyle TBK’nun 52. maddesi hükmü de gözetilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; davacının, dava dışı taşınmaz maliklerine karşı açtığı temliken tescil davasında belirlenen arzın bedeli olan 2.099.928,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken zuhulen başka gerekçe ile bozulduğu yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davacının karar düzeltme isteği kabul edilmeli, Dairemizin önceki kararı kaldırılmalı, mahkeme kararı yeniden bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 26.05.2015 tarih ve 2015/6929-2015/9556 sayılı kararının kaldırılmasına, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.05.2014 gün ve 2011/412-342 sayılı Kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.